müthiş bi maraton oldu. lider devamlı değişti. düşes önde götürse de tun'un son dakika golüne engel olamadı. tun'u tebrik ediyor, hatunlarla geçireceği gecede ona iyi eğlenceler diliyoruz.

son hatunumuz. zor, 3 puan.

2 puan

"7 şubat 2009 galatasaray kayserispor maçına alın terinden dökülen kanla damga vurarak, galatasaray'ın zinedine zidane'si sıfatını kazanan futbolcu. haksızlığa isyan etmiştir. formasının hakkını vererek işini yapmaya çalışırken ısrarla tahrik edilmiş, kafasına atılan tekmelerin etkisiyle dökülen kana gülüp geçen bir hakeme dersini vermiştir.

2006 dünya kupası finaline damga vurarak, kendisine ve annesine ırkçı küfürler eden makyavelist marco materazzi'ye , steril endüstriyel futbolun tüm normlarını yer ile yeksan ederek kafayı çakan zinedine zidane'nin açtığı isyan bayrağını , istanbul semalarında dalgalandırmıştır milan baros. endüstriyel futbolun yapay normları; zinedine zidane'yi haksızlığa karşı uzanan kafası için, frederic kanoute'yi formasının altına giydiği bağımsız filistin t-shirtü yüzünden ve milan baros'u selçuk dereli'ye verdiği kanlı mesaj nedeniyle idam etmektedir. aynı endüstriyel futbol medyası; george best'in golleriyle , seyir zevki veren muhteşem çalımlarıyla, eşsiz tekniğiyle ilgilenmek yerine seviştiği kadınların ve içtiği biranın peşine düşmüştü. egemen medyanın amigo yazarlarının köşelerinden ; baros'a ceza manşetleri yükselecek ama kimse selçuk dereli'yi ve temsil ettiği zihniyetin güzel futbola olan zararını konuşmayacak. yazık.

futbol; ceza yönetmeliklerini kafasına göre düzenleyen bir grup elitin steril kalıplara gömdüğü bir plaza eğlencesi değildir. duygularla, insana özgü zaaflarla , mahalle maçlarının ruhuyla oynanan tutkulu bir oyundur. gol attıktan sonra korner bayrağını sallayan adama sarı kart gösterip ego tatmini yapan hakemlerin yerine kendisine ana avrat küfür eden futbolcuya dönüp kafayı çakan topçuları severiz biz. centilmenlik ; rakibe kasti tekme atmamak, topsuz alanda ayak kırmamak, küfür edip tahrik etmemek, korner kullanılırken kendisini savunan stoperin yüzüne tükürmemektir. kafası kana bulanmışken inatla kendisine gülen bir hakeme, kanını sürerek isyan etmek centilmenlik dışı bir tavır değil, alın terinin hakkını aramak, emeğin karşılığını istemek, bir düdükle gasp edilen hakların varlığını savunmaktır.

futbolcular insandır. duyguları, tutkuları ve sinirleri vardır. bir insanın damarına inadına basılınca o kan gelir adamın üstüne başına sıçrar işte. bir maç boyunca 1000 tane kasıtlı tekme yiyip isyan bayrağını açan hagi neyse milan baros'da galatasaray tribünleri için odur. samimi tavrıyla ''bayrak adam olmak'' yolunda büyük bir adım atmıştır dün akşam..."

alıntıdır: http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=15369407

rezil hakem haftasonu oldu bu maç. selçuk dereli'den bahsetmek istemiyorum. ibb'nin fenere ikinci golü ufak da olsa ofsayt, birinciyi görmedim henüz ama o da ofsayt deniliyor blog yazarları arasında. tjikuzu'nun kırmızı kartı ise hayli ilginç. gökhan kendisine premier ligde direk kırmızılık bi foul yapıyor, üstüne deivid'den bi tekme yiyor, bunun da üstüne emre boğazına sarılıyor. sonuç, gökhan ikinci sarıdan tjikuzu direkt kırmızı görüyor.
kanımca televizyon görüntülerinden ceza ya da ceza indirimi uygulamasına bizim ligimizde de önem verilmeli artık. tjikuzu ve lincoln hakemlerin saçmalıklarından dolayı yok pahasına takımlarını yalnız bırakacaklar. maçı izleyen herkes doğruyu görürken yanlış kararlar ve bunları desteklercesine cezalar son bulmalı, herkes için daha güzel bir lig için.

Otel yetkilileri Rıza Silahlıpoda'dan lobby'de bir kaç parça çalmasını rica ettiler. Gönül isterdi ki siz blog okuyucuları da bu güzelliğe tanık olsun ama sadece bir resimle yetinmek durumundasınız. gerisi hayalgücünüze kalmış. bu arada tam rıza abi'ye kitaptan bahsedecektim ki otel yetkileleri geldi. ee ne diyo zaten yazar kitapta, "bir erkeğin hayatında ses etmeyip pes ettiği zamanlar vardır"

ikisini birden bilene 3 puan. düşes'i geçebilirsiniz ya da farkı açabilir. birini bilene tek puan.

bir guy ritchie filmi, ilk yarıda anlatılan karışık hikayenin ikinci yarıda çözülmesidir temelde. bunu en iyi yapan da kendisi olmalı. önceki filmi revolver'ı henüz izlemedim ama beğenmeyeni çoktu. fakat onlar ki revolver'ı beğenmediler, rocknrolla'yı sevdiler. snatch ya da lock stock'daki kadar bi tempoda ilerlemesede 2008'in en iyi 5 filmi listeme girer. spartalı gerard butler ve bütün karizmasıyla body of lies'in hani paşa'sı mark strong var. jeremy piven'da ufak da bir rolde sürpriz yapmış ludacris'le beraber. müzikler de oldukça başarılıydı ve çoğu şarkı şu anki playlistimde. sonuçta ilk yarıdaki ağır ilerleyen hikayeyi kaldırabilirseniz, sonunda pişman olmayacağınıza eminim.