dublörün dilemması
öncelikle belirtmeliyim ki; bazı ukala okuyucularımız, gün içinde, çeşitli şekillerde bahsettiğim filmleri izlemeleri gerektikleri yanılgısına düşmüşler. böyle bir şey yok. netleştirelim - sadece blogda bahsettiğim eserlerden sorumlusunuz. blogdaki filmleri, kitapları, şarkıları beğenmezseniz tartışabiliriz ama gündelik hayatımda sizlere"bak şöyle de bi film var bu konu hakkında" dersem ya da bilgisayarınızın post-it bölümüne bi eser yazarsam, onu ne övüyorumdur ne tavsiye ediyorumdur. arkasında durmam gerekmez. dazed and confused ve field of dreams bu tür eserlere güzel örneklerdir. lakin, blogda bahsettiğim her şeyi izlemek ve beğenmek zorundasınız, evet. in bruges, slumdog millionaire ya da bu yazının konusu dublörün dilemması.
2 defa okuduğum bu kitap sapanca kaçamağımın doruk noktasıydı ama kitabı son okuyalı 2 ay olmuştu ve yanıma bile almamıştım. bunu nedeniyse rıza silahlıpoda. blogun genç okuyucu kitlesi şüphesiz ki rıza silahlıpoda'yı tanımakta güçlük çekecektir. bilgilendirelim; kendisi türk müziğinin önde gelen piyanist şantörlerindendir. gece ve müzik en bilinen parçasıdır. rıza abinin benim tatilimdeki rolü ise işin komik kısmı. finallerden önce dublörün dilemmasını 2. defa okumuştum ve kitaptaki kötü adamın adı da rıza silahlıpoda idi. şahsen ben de rıza abiyi tanımazdım kitabı okumadan önce. kitaptaki karakterler de kötü adamı piyanist şantör sanıyorlardı zaten. yazar murat menteş,bu şekilde okuyucunun kafasında oldukça garip bir rıza silahlıpoda imajı oluşturuyordu yani. nike amblemi şeklinde gülümseyen bir kötü adamdı benim için.
tatilin 2. günü yemekte babanenim "rıza silahlıpoda'yı tanır mısın?" sorusuyla kokteyl zeytin boğazıma kaçıyordu. ne alaka dedim, açıkladı; kardeşim rıza abinin torunuyla arkadaş olmuş ve yan komşumuzmuş ünlü piyanist. kalkarken onların masasına uğradık tabi ve babanemin silahlıpoda ailesiyle samimiyeti bayağı ilerlettiğini hazin bir şekilde fark ettim. koskoca rıza silahlıpoda'yı daha ilk defa görüyorum hayatımda ve bana "merhaba ali can" diyo.
sonraki günler koridorda havuzda görüyorum rıza abiyi eşiyle birlikte ve her defasında selam vermek zorunda kalıyorum. ama sevgili blog okuyucuları, bu durum hakkındaki hislerimi tamamen anlayabilmeniz için dublörün dilemmasını okumanız gerekiyor. gerçekten son dönem türk edebiyatının en sevdiğim romanı bu. eminim seveceksiniz. hatta size şöyle bi güzellik yapalım kitabın rıza silahlıpoda dışında bir karakterini yorumlara ilk yazan okuyucuma kitabı ödünç vereyim, hadi bakalım..
hırs yaptım yarın rıza abiye kitaptan bahsedeceğim.
3 yorum:
ferruh, umur samaz, geranimo(hacer ceren)
tebrikler kazandınız. ama sistemin içine ettiniz. ödülünüzü türkiye'ye döndüğünüzde alabilirsiniz.
o zamana dek yarışma devam ediyor. farklı bir karakteri ilk yazan yarışmacı kitabı ödünç alıyor!!
ibrahim kurban ; heykel ogrencisi umursamaz
Yorum Gönder