yaratırız
kariyerinin başlarında beşiktaşlıydı. sonraları babasının da etkisiyle fenerbahçeli oldu. aziz yıldırım ve yönetim kadrosu değerini bilemedi ve galatasaray devreye girdi.
her şey sıcak bir bodrum eylüm akşamında başladı. babam istanbuldan yeni gelmiş, bodrum merkezde bizi beklemekteydi. kardeşim, "gant'dedir o gant'e bakalım" dediğinde kader ağlarını örmeye başlamıştı.
babam muhtemelen gant'in en iyi müşterisi olduğundan ülke çapındaki bütün mağazalardaki elemanlarla oldukça samimidir. bizi beklerken de marinadaki gant'de x abiyle muhabbete girişmişti. x abinin ismini vermeyelim.
bana bir şort aldıktan sonra, babamın 2 haftadır isteyip de yer bulamadığı için yiyemediği sünger pizza'ya doğru yol aldık. bilmeyenler için gant'le arasında 50 metre var en fazla.
medium capri siparişimi beklerken kardeşim x abiyi de çağıralım teklifinde bulundu. teklifi kabul gördü ancak kimse o 50 metreyi yürümek istemedi. bunun üzerine kendi başına sokağı geçti gitti.
yaklaşık 5 dakika sonra geri geldi.
alya: çağırdım müşteri var o gidince gelcekmiş.
biz: peki.
a: o müşteri beni niye çağırmıyosun dedi.
b: e çağırsaydın onu da.
a: ne bilim. çağırayim mi?
b: git hadi çağır.
a: abi sen de geeel.
pizzayı beklemekten ve anne baba muhabbetinden sıkılan ben de evet dedim bu teklife. gant'e doğru yürümeye başladık.
- adam galatasaraylıymış.
- kim
- müşteri
- e ne güzel çağırsaydın onu da işte
- başkanmış, sesi de kalındı, korktum.
alya'dan aldığım bilgileri kafamda işleyene kadar çoktan mağazaya girmiş, karşımda adnan polat'ı görmüştüm. her şey bu kadar çabuk gelişince hafiften şoka girdim ben. barney gibiyim ünlü gördünce heyecanlanıyorum, marshall gibiyim ellerimi koyacak yer bulamıyorum. alya ise dünyadan haberi yok.
alya : merhaba, babam sizi de çağırıyor?
bildiğin adnan polat: öyle mi?
a: hı hı
bap: babana söyledin mi benim kim olduğumu?
a: yoo, mağazada biri daha vardı dedim, o da gelmek istedi dedim. onu niye çağırmadın dediler.
bu noktada aile olarak adnan polatı etkiledik herhalde. bi yabancıyı yemeğe davet ediyoruz sonuçta. insanlık ölmemiş ayağı.
bap: iyi geliriz o zaman. nerde burası?
a: sünger pizza, karşıda hemen.
bap: espresso var mı orda?
a: bilmem.
ali can (içses): yaratırız.
x abi: var.
alican (içses): hasiktir hasiktir gelir mi lan harbi?
bir süre alya'yla muhabbet eder başkanımız. adını çok beğenir. ben heyecandan bi köşede bekliyorum öyle. siz gidin biz alışveriş bitince geliriz der. masaya döneriz. pizzam hala gelmemiş ama sikimde değil. adnan polat.
alya: çağırdım geliyolar
ebeveynler: kaç kişiler?
ben: espresso var di mi burda?
e: espressoyu napacan?
ben: adnan polat geliyo o içicek.
ebeveynler: nası yani
ben: adnan polat'mış adam. alya çağırdı espresso içmeye geliyolar.
annem: ay vallaha geliyolar, ali
sırtı dönük babam: adnan polat mı?
annem: evet
babamın pis sırıtışı bitmeden hepimiz ayağa kalkıp adnan polat'ı karşılıyoruz. yanında bodrumun en büyük tekne üreticilerinden samim baki var. adnan polatın teknesini yapmış, yönetimde de olabilir.
bildiğin adnan polat alya'nın karşına oturur ve sohbete başlarlar. kısa bi süre sonra konu beklenen yere gelir.
- ee hangi takımlısın bakalım?
- fenerbahçe
- aa, olmadı şimdi.kim fenerbahçeli yaptı seni
- babam
babam: oğlanı galatasaraylı yaptım ama.
ali can (içses): hasiktir adnan polat bana bakıyo.
- olsun. gel biz seni de galatasaraylı yapalım.
- bilmem
adnan polat bu transferin kolay olmadığını anladı tabi.
adnan polat: adresini yaz bakalım şuraya. sana bi mor forma yollayalım. bütün futbolcular imzalasın.
arka masadan: başkanım biz de forma isteriz.
adnan polat: siz zaten galatasaraylısınız, klubü destekleyin kendiniz alın.
ali can (içses): yattı benim forma
alya: mor forma arkadaşımda var. çok güzel.
ap: güzel tabi. bedenini yaşını da yaz.
alya: ama biraz büyük olabilir mi formai seneye de giyerim?
alican ayağa kalkar: galatasaray forması büyüklüğünü küçüklüğüne bakılmadan kutsaldır. her koşulda giyilir. (içses bu tabi, ayağa da kalkmadım)
adnan polat: seneye rengi değişir zaten
alya: 6 numara olabilir mi? uğurlu sayım da ( ben ve arka masa içses: çüş!? yüzsüz)
adnan polat gülümser: olur olur. ama sen galatasaraylı oldun mu artık?
alya: eheh oldum.
ap: güzel. maça gittin mi hiç?
alya: gittim
alican: fenerbahçe'nin. (dışses bu. adnan polat'la konuştum lan içses)
ap: seni bi de maça götüreyim ben o zaman televizyonlara çık.
alya: ehehe oluur.
samim baki: e hadi bi fotoraf da çektirin o zaman. var mı makina?
alican (içses): yaratırız.
şahsen alyanın fotorafı bana yeterdi, ama samim abi büyük adammış dedi ki "gel sen de çek, unutmadık galatasaraylıyı"
pizzalar gelir. adnan polat gider. ben ilk defa sünger pizza da pizzamın geldiğine üzülürüm.
0 yorum:
Yorum Gönder