madman returns
* merhaba blog. oldu baya. nasılsınız? evlenen, intihar eden var mı ben yazmayalı?
* ben çok çılgın iki haftasonu geçirdim lan. hiç yaşıma göre davranmıyorum. büyümem lazım biraz.
* american reunion'ı izledim. güldük eğlendik ama duygulandım da baya. yaşlanıyoruz.
* dudağımdaki sivilceye isim sorcaktım size. yazmaya fırsatım olmayınca kendim koydum. tarık akan.
* sex drive isimli gençlik filmdeki seth green'i izlediğimden beri mütevazi olamıyorum. ekstra bir efor sarf
etmem gerekiyor. artık iyilik yapmamı istemiyor insanlar, sırf sonrasında övüneceğimi bildiklerinden.
* bir de böyle iyi bir şey yapıp kendine saklama asilliği var. onu da bıraktım. büyük yük kalktı üstümden. iyilik yaparsam bilinecek.
* zaten bakıyorum çevremdekilere, genelde iki türlü eğilim var. bir grup "artık bencil olcam ben, biraz da diğerleri üzülsün" diyor. bir de "insanları çok üzdüm, şimdi üzülme sırası bende" diyenler var. değişiyoruz.
* arkadaşının telefonundan hoşlandığı kızla mesajlaşmak ne kadar zevklidir. kaybedecek bir şeyin yok ama gelen cevapta gülücük olursa sen de mutlu oluyorsun. asdaasd "gülücüğe odaklan"
* moves like jagger çalan fiyat reklamındaki kız ne kadar tatlı dans ediyor. oyuncağı çıksın böyle servislerde olan, kafasını sallayan hayvanlar gibi.
* sırf benim kafam güzel diye en olmayacak şeyler oluyor. ayıkken şaşıracağım tesadüfler ben tribe girmeye müsaitken başıma geliyor. acayip. mesela zaman yolculuğu konseptli amsterdam gezisinde gördüğümüz back to the future sticker'ı.
"hassiktir!" |
* 2 haftada alper canıgüz'ün 3 kitabını okudum. fazla hazır-cevap oldum. karşımdakinin hislerini düşünmeden akıllıca bir cevabım varsa patlatıyorum. sonra özür diliyorum.
* cheesy romantik-komik şeylere zaafım var. ondan seviyorum bu afili filintalar tayfasını. tam edebiyat denmez aslında. ama ne biliym dan brown falan okuyacağına yazın, bunları okuyabilirsin bence. bi de bana kitap da önerebilirsiniz lütfen.
* çocukken çevik bir'i ordu sanardım. çevik bir, çevik iki, çevik üç diye ordularımız var diye güvende hissederdim kendimi. bi tane komutanmış amk. ben de komutanım etti mi iki?
* bunu yazdım galiba ama emin değilim. yeni olayım, doğruyu sarkastik söylerek yalan söylemek. meselaa; "evet, sırf 20 dakika daha bilgisayar oynıycam diye geç kaldım!". her seferinde işe yarıyor.
* kanyon mcdonalds'ın komisi, eğer yalnız yemek yiyorsanız yanınıza gelip sizle konuşmaya çalışacaktır. asla o kadar sıkılmış olamazsınız. ilginç biri değil zaten. cevap vermeyin. yemeğe odaklanın.
* muslera, eboue, egemen, ufjalusi, ziegler, selçuk inan, manuel fernandes (ortasahada tek adres), stoch, grosicki, alex, burak.
* koku, en acı hatıra tetikleyicisi.
* neden bütün mahalle berberlerinde gereğinden fazla koltuk var. ilerde bir gün işler büyürse yapamayız şimdiden yaptıralım mantığı mı. masraf lan boş yere. ülkedeki bütün boş berber koltuklarına harcanan parayı eğitime harcasaydık çok farklı yerlerde olurduk.
* vapurda içeri oturmam. bi tek grup halindeysek ve kimseyi ikna edemezsem içerde otururum. ama çıkar biri hep. içerde mikrop kapacağıma, dışarda üşütürüm.
* hard rock tshirt kardeşliği diye bi şey var. iki hard rock tşörtlü insan karşılaşırsa uyulması gereken kurallar var ama herkese açıklamıyoruz.
* amerikan berberlerinde de işkence aletleri var mı? çakmak, ip, ağda falan çıkarıyolar mı bi anda? türk erkeğinin berberde yaşadığı travmaların sosyolojik etkileri incelenmeli.
* "+öne mi oturdun -arkaya oturmak istedim ama evsiz çocuk oturmak istedi." komutandan yine müthiş bir çılgınlık ayarlaması. kokoreçci murat abinin arabası, ben yokum ama çılgınlığı tarttım ve arkadaşımı bıraktım.
5 yorum:
Now you're looking for the secret. But you won't find it because of course, you're not really looking. You don't really want to work it out. You want to be fooled.
adsız cevabın çıkmamış ama o kadar mükemmel ki ben yazdım tekrar senin yerine.
adsız hanım. adsız. evlen benimle adsız. kadınım ol benim. yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. bazı akşamlar dvd'de film seyredelim seninle. birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. sanat galerileri gezelim. sen benden daha çok anla modern sanatı. gördüğümüz eserlerin ne anlama geldiğini açıkla bana, ben başımı sallayayım. ah ben ne aptalmışım! nasıl olup da varlığından kuşkuya düşmüşüm? oysa hayat denen bu yaranın seni bulmak dışında ne anlamı olabilirdi ki? bak şimdi her şey ne kadar açık görünüyor oysa. ilk görüşte aşka inanırsın değil mi adsız? evet, çok doğru. ben de başka türlüsüne inanmam zaten biliyor musun adsız.. anlıyor musun beni? sonra ben bazen biraz fazla kıskanç olabilirim. diyelim yazlık bir yere gitmişizdir de, bir akşam sen çok hoş bir tunik giymişsindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen aşık olur. ben mesela, tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. ama belli etmem. ama sen yine de sezersin. öyle bir laf edersin ki ben, benden başka hiç kimseye bakmayacağını anlarım. o kadar da incesindir. bir de, bir iyilik rica edeceğim senden. gözlerine o elem ifadesini yükleyen alçağın adını söyle bana. söyle ki, ona hemen düello şahitlerimi göndereyim. silah seçimini o yapsın. evet. utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. ama ne fark eder? bütün şiirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? şarkılar senin için söylenmedi mi? masumların kanı senin için akmadı mı?
Çok beğendim bunu. Benim de okumam gerek o kitapları.
http://28.media.tumblr.com/tumblr_lk39yjCcUy1qduvn6o1_500.jpg
Bir de, koku en acı hatıra tetikleyicisi demişin ya, ne kadar doğru. Yaşadıklarını hatırlatmaktan çok, o zaman diliminde hissettiklerinin küçük bir dozajını vücuduna salgılar gibi.
Yorum Gönder