127 hours
uzun zamandır beklediğim bi filmdi ve tamamen beklediğimi buldum. senaryo gerçek hikayeden esinlendiği için az çok biliyordum. meğer her şeyi biliyormuşum. o açıdan pek tatmin edici olmadı film. burdan bütün senaryoyu çıktığı tonight show'da anlatan yazarı kutluyorum. o adamı oraya çıkaran pazarlama departmanını ayrıca kutluyorum. içine sıçtınız filmin. sonunu bilerek izledi benim gibi bir çok insan. iyi bok yediniz.
fiction değil olay anladık ama belgesel de çekmiyoruz burda. sonunu bilmeseydim filmin çok daha müthiş bir deneyim olurdu benim için. yazık oldu.
gerçek hikaye olduğu için danny boyle'un ve james franco'nun yaratıcılığına pek yer kalmamış. flaschback'ler falan tam yerinde ve oranındaydı bence. işleniş, kamera yerleşimi falan konuyla uyumlu. bi hollywood aleminden en beğendiğim bi kaç hatunu alıp minik roller vererek piçlik de yapmış kalleşler. bi melanie laurent eksikti. clemence poesy, kate mara, lizzy kaplan. hele lizzy fotoraf gibi gözüktü resmen. meme de yoktu. tam piçlik.
james franco beklediğim gibi döktürmüş. oscar alır mı? sanmam. altın küre belki. danny boyle slumdog olmasa alırdı belki.
sonuçta tam beklediğim gibi bi film çıktığı için biraz hayal kırıklığına uğradım, ama bu 127 hours'un senenin en güzel filmlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
not: sinemada izleyecekler yanlarına su alsın.
0 yorum:
Yorum Gönder