gelse binmez misin?

posted under | 0 Comments

matthew mcconaughey


mutu'nun özellikle sevmediği bu adam bana sempatik gelir. amerikanların son araştırmalarına göre tek başına ayakta duramıyormuş bu. herkes desteklesin seni bi tane güzel filmin olmasın. ayıp. met daymoaağn'la da kankilermiş, iyi taşak geçmiş adaşı.

posted under | 0 Comments

fifa vs pes

çocukken bi arkadaşımda winning eleven'i gördüğümden beri futbol oyunlarında konami'nin üstünlüğü kabul etmiştim. arada this is football ve fifa'ya geri dönüş denemelerim olsa da bu oyunlar winning'le iss'le yarışamıyordu bile. ancak bu sene işler değişmişe benziyor.

pes ve fifa'nın demolarını indirdim. ikisini de denedim. fifa'dan sonra pes'i oynamak işkence gibi geliyor. belki bir kaç senedir bu böyleydi ve ben şimdi farkediyorum ama fifa pes'i aşmış. pes'deki oyuncuların hareketleri odun gibi, oynanan şeyin futbolla alakası yok. daha fifa'nın o artistik çalımlarını öğrenememe rağmen her seferinde tuşları ayarlamak pahasına fifa'yı oynuyorum. adamlar yapmış.

kalecilerde bir sorun var, position ratingleri 0 kalmış sanırım ve devamlı aşırma gol yiyorum drogba'dan. bu da oyunun çıkmasıyla düzelince başka bir sorun kalmaz. tam pes'in saçma faulleri, takımın içine eden beklerinden bıkmışken ilaç gibi oldu. daha bi de duran top taktikleri var görmediğim.

98'den beri winning oynayan ben, artık bir fifa'cıyım. how big can football get? çık aq sağ tarafın üstüne.

posted under | 0 Comments

posted under | 0 Comments

dönüyor

bu pazar, torrentçiye pazartesi. bi de hank moody gözlüğü takmışım bütün yaz farkında olmadan.

posted under | 0 Comments

balık

balık aldım blog'a. yazmasam bile girin besleyin, ölürler yoksa.

öldü hepsi, beslememişsiniz.

posted under | 0 Comments

adventureland


film blogu olduk. superbad'in yönetmeni deyince aynı tarz bir film bekliyordum. çok daha fazlasıyla çıktı. lunparkta çalışan çocuklar üzerinden aile, arkadaş, manita ilişkileri üzerine bağımsız amerikan filmi. rodger dodger'daki çömez eleman jesse eisenberg var. aynı rolde oynuyo hatta nerdeyse. kristen steward, hala güzel mi çirkin mi karar veremedim. ve ryan reynolds baya karizma. 80'ler müzikleri falan, iyi film bu. buldum, modern dazed and confused.

district 9


bodrum'da yazın gösterime giren filmlerin çoğunu kaçırdım, hepsinin dvdsini bekliyorum. district 9 torrentlere erken düştü, izleme şansı buldum. son zamanlarda izlediğim en ilginç filmlerden biriydi. uzaylılar dünyaya geliyor, ama bir mülteci kampına taşınıyorlar insanlar tarafından. işçi sınıfı uzaylılar, insanlar tarafından dışlanıyor. devamını anlatmak istemiyorum, kendiniz izleyin. türün adını unuttum şu an ama mock/fake belgesel tarzı çekilmiş, sosyologlarla röportajlar falan var. aksiyon tatmin edici ama daha çok işin duygu/dram tarafına yoğunlaşılmış. sadece uzaylıların kendileri için izlenebilecekken, senaryo, yönetmen ve ortalama üstü oyunculukla bir başyapıt ortaya çıkmış. bilimkurgunun en başarılı örneklerinden

posted under , | 0 Comments

state of play

ben affleck oynuyorsa kötüdür tezinin bir kanıtı daha. zaten iki istisna var. birincisi senaryosunu yazdığı good will hunting. iyi bir senaryo yazarı hakkını yemeyelim. başrolde de değildi zaten. o yüzden güzel film olmuştu. ikincisi smokin' aces. bunda da jeremy piven oynuyo, ben affleck filmin yarısında ölüyodu, o yüzden iyi film.

helen mirren ve jason bateman'ın oyunculuğu hariç hiç bir çekici yanı yoktu. özellikle jason bateman gerçekten underrated bir aktör. bütün film sürpriz sonun habercisiydi, hiç şaşırtmadı. izledğimle kaldım, uzak durun. imdb puanını kesinlikle haketmiyor.

bosna fatihi

ilk yarı itibariyle;

* fatih terimin maaşını bana versinler. yarısını ersun hoca'ya verir, hayatımı yaşarım. milli takım da potansiyeline ulaşır. ya da milli maçlarda hem teknik direktör hem hakem olsun fatih terim, o ego ancak öyle tatmin olur.

* yardımcılarına bakıyorum; fatih terim görevdeyken tek yaptıkları şey "evet, hocam haklısın öyle yapalım" olduğundan, avanak avanak maçı izliyolardı. gerçekten komik bi manzaraydı.

* kırmızı kartlarda emre banko, arda semih sürpriz. emre'nin sarı kartına sevindim, türkiye'de çıkmıyor çünkü kolay kolay ali aydın'dan beri.

* milli takım genç oyuncu deneme yeri değildir. iki tane şut attı diye kadroya alınan benim yaşımda çocuk ilk onbirde başlamaz. milli takım ülkenin o dönemdeki en formda oyuncularından kurulur. mustafa sarp neyi eksik yaptı geçen haftalarda?

* bosta tam bir takım olmuş. ispanya'yı da yenerler o sahada, iddacılar kaçırmasın. kendilerine dünya kupasında başarılar dilerim... olur da "comeback gene" ortaya çıkarsa bu yazı da benim götüme girsin. ama maçı kaybedersek de isviçre maçından sonra fatih terim'i şu takımın başında tutanların annelerini s..inemaya götürelim.

* takım geç geldi. fatih terim gaz konuşmalarından birini yapmış. kırmızı karta verdiğim oranlar düştü.

* ismail köybaşı, midyeci cesur'a benziyo

maç sonu;

* gökhan gönül'deki sorunu buldum ben. fenerbahçeli kimliği bırakamamış. başka takımın oyuncusunu yıldız etmem diye didindi durdu. kendime inanmakta güçlük çekiyorum ama sabri'yi tercih ederdim.

* arda estonya maçındaki götü kalkmış oyununu sürdürdü. evet takımın en iyi oyuncusu sensin ama takımın oyuncususun. (bkz: rijkaard'ın son röportajı) gerçi ben olsam ben de öyle oynardım herhalde. bi top yapmadı takım. emre tuncay sercan gayretliydi, gerisi hikaye.

* kırmızı kart çıkmamasını fatih terimin tribünde olmasına bağlıyorum. dikkat ettiysen hoca demiyorum kendisine. ikinci yarı orta sahanın ortasında kim oynadı sorusuna net bir cevap veremiyorum çünkü.

* kötü performansın başlıca sebebi bosna defansıdır. böyle bir yardımlaşma görmedim ben.

* düşen top toplayıcı ve dünya kupasına gidiyoruz kaç paraysa veririz içerim ben sigaramı diyen teknik direktör maçın en keyifli anlarıydı.

* umarım artık fatih terim'den kurtuluruz.

posted under , , | 0 Comments


smiths.. zooey...

posted under | 0 Comments

yaratırız

kariyerinin başlarında beşiktaşlıydı. sonraları babasının da etkisiyle fenerbahçeli oldu. aziz yıldırım ve yönetim kadrosu değerini bilemedi ve galatasaray devreye girdi.

her şey sıcak bir bodrum eylüm akşamında başladı. babam istanbuldan yeni gelmiş, bodrum merkezde bizi beklemekteydi. kardeşim, "gant'dedir o gant'e bakalım" dediğinde kader ağlarını örmeye başlamıştı.

babam muhtemelen gant'in en iyi müşterisi olduğundan ülke çapındaki bütün mağazalardaki elemanlarla oldukça samimidir. bizi beklerken de marinadaki gant'de x abiyle muhabbete girişmişti. x abinin ismini vermeyelim.

bana bir şort aldıktan sonra, babamın 2 haftadır isteyip de yer bulamadığı için yiyemediği sünger pizza'ya doğru yol aldık. bilmeyenler için gant'le arasında 50 metre var en fazla.

medium capri siparişimi beklerken kardeşim x abiyi de çağıralım teklifinde bulundu. teklifi kabul gördü ancak kimse o 50 metreyi yürümek istemedi. bunun üzerine kendi başına sokağı geçti gitti.



yaklaşık 5 dakika sonra geri geldi.

alya: çağırdım müşteri var o gidince gelcekmiş.
biz: peki.
a: o müşteri beni niye çağırmıyosun dedi.
b: e çağırsaydın onu da.
a: ne bilim. çağırayim mi?
b: git hadi çağır.
a: abi sen de geeel.




pizzayı beklemekten ve anne baba muhabbetinden sıkılan ben de evet dedim bu teklife. gant'e doğru yürümeye başladık.

- adam galatasaraylıymış.
- kim
- müşteri
- e ne güzel çağırsaydın onu da işte
- başkanmış, sesi de kalındı, korktum.

alya'dan aldığım bilgileri kafamda işleyene kadar çoktan mağazaya girmiş, karşımda adnan polat'ı görmüştüm. her şey bu kadar çabuk gelişince hafiften şoka girdim ben. barney gibiyim ünlü gördünce heyecanlanıyorum, marshall gibiyim ellerimi koyacak yer bulamıyorum. alya ise dünyadan haberi yok.

alya : merhaba, babam sizi de çağırıyor?
bildiğin adnan polat: öyle mi?
a: hı hı
bap: babana söyledin mi benim kim olduğumu?
a: yoo, mağazada biri daha vardı dedim, o da gelmek istedi dedim. onu niye çağırmadın dediler.

bu noktada aile olarak adnan polatı etkiledik herhalde. bi yabancıyı yemeğe davet ediyoruz sonuçta. insanlık ölmemiş ayağı.

bap: iyi geliriz o zaman. nerde burası?
a: sünger pizza, karşıda hemen.
bap: espresso var mı orda?
a: bilmem.
ali can (içses): yaratırız.
x abi: var.
alican (içses): hasiktir hasiktir gelir mi lan harbi?

bir süre alya'yla muhabbet eder başkanımız. adını çok beğenir. ben heyecandan bi köşede bekliyorum öyle. siz gidin biz alışveriş bitince geliriz der. masaya döneriz. pizzam hala gelmemiş ama sikimde değil. adnan polat.

alya: çağırdım geliyolar
ebeveynler: kaç kişiler?
ben: espresso var di mi burda?
e: espressoyu napacan?
ben: adnan polat geliyo o içicek.
ebeveynler: nası yani
ben: adnan polat'mış adam. alya çağırdı espresso içmeye geliyolar.
annem: ay vallaha geliyolar, ali
sırtı dönük babam: adnan polat mı?
annem: evet

babamın pis sırıtışı bitmeden hepimiz ayağa kalkıp adnan polat'ı karşılıyoruz. yanında bodrumun en büyük tekne üreticilerinden samim baki var. adnan polatın teknesini yapmış, yönetimde de olabilir.

bildiğin adnan polat alya'nın karşına oturur ve sohbete başlarlar. kısa bi süre sonra konu beklenen yere gelir.

- ee hangi takımlısın bakalım?
- fenerbahçe
- aa, olmadı şimdi.kim fenerbahçeli yaptı seni
- babam
babam: oğlanı galatasaraylı yaptım ama.
ali can (içses): hasiktir adnan polat bana bakıyo.
- olsun. gel biz seni de galatasaraylı yapalım.
- bilmem

adnan polat bu transferin kolay olmadığını anladı tabi.

adnan polat: adresini yaz bakalım şuraya. sana bi mor forma yollayalım. bütün futbolcular imzalasın.
arka masadan: başkanım biz de forma isteriz.
adnan polat: siz zaten galatasaraylısınız, klubü destekleyin kendiniz alın.
ali can (içses): yattı benim forma
alya: mor forma arkadaşımda var. çok güzel.
ap: güzel tabi. bedenini yaşını da yaz.
alya: ama biraz büyük olabilir mi formai seneye de giyerim?
alican ayağa kalkar: galatasaray forması büyüklüğünü küçüklüğüne bakılmadan kutsaldır. her koşulda giyilir. (içses bu tabi, ayağa da kalkmadım)
adnan polat: seneye rengi değişir zaten
alya: 6 numara olabilir mi? uğurlu sayım da ( ben ve arka masa içses: çüş!? yüzsüz)
adnan polat gülümser: olur olur. ama sen galatasaraylı oldun mu artık?
alya: eheh oldum.
ap: güzel. maça gittin mi hiç?
alya: gittim
alican: fenerbahçe'nin. (dışses bu. adnan polat'la konuştum lan içses)
ap: seni bi de maça götüreyim ben o zaman televizyonlara çık.
alya: ehehe oluur.
samim baki: e hadi bi fotoraf da çektirin o zaman. var mı makina?
alican (içses): yaratırız.


şahsen alyanın fotorafı bana yeterdi, ama samim abi büyük adammış dedi ki "gel sen de çek, unutmadık galatasaraylıyı"



pizzalar gelir. adnan polat gider. ben ilk defa sünger pizza da pizzamın geldiğine üzülürüm.



transfer mutluluğu

posted under | 0 Comments

are you ready

atom bombası, alevler, patlamalar!!!

adnan polat...

aziz yıldırım panikte, fenerbahçe camiası umutsuz.

bırak sercanları tüm mercanları getirin bu kadar olmaz.

burası bodrum...

burası marina...

burası sünger pizza...

yüzyılın transeri!!

yarın komutans.blogspot.com'da

posted under | 0 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

aycan iddiaları

1. 2010-2011 sezonunda bucaspor'da forma giyen torric jebrin bundan 5 sene içinde chelsea ayarında ( şampiyonlar ligi'ne ilk iki torbadan seçilen) bir takımında forma giyer. iddia el fakhir gold'una.

not: bulls şampiyon olamadı, stoch hala fenerde. bunları aycan kazandı.

2. kgbb: -5

3. mutuyla iddia: ales'den 40 veya üzeri matematik sorusu çözersem bıyık bırakacam. 40'ın altında kalırsam o bırakacak. sonunda kazanan bıyık olacak.

consumables

  • tim powers - the anubis gates

Recent Comments