madman strikes again

* hastalanma zamanlarım, mörfi kanunları kitabında örnekler kısmında yer alırsa okuyucular çok iyi anlarlar konuyu.

* draw something diye bi oyun çıktı, fena kitledi. cross platform oynanıyo mu bilmiyorum ama nickim komutan, ilk harfi büyük. android benimki, beklerim.

* araba park ederken sakız çiğneyen kızlara karşı zaafım var.

* sanırım cuma günü telefonuma "pro leg licker" yazmışım not olarak. sarhoştum hatırlamıyorum. bilen varsa aydınlatsın. mutu? nasıl bi muhabet döndüyse.

* she wants my dick, türkiye'de she wants my kidney şüphesine dönüşüyor biraz.

* kanyon'un devamlı bi yerleri değişiyor. erenköy çocuğuz olm biz, daha otoparkta ters dönmeye yeni alışmıştım şimdi merdivenler falan da değişmiş iyice, yukarı çıkılmıyo normal yerden. hiç çaktırmadan asansöre devam ettim. ona da son anda girdim, kızlar çok heycanlandı. like a boss dedim, 9gagci değillermiş.



* timber timbre, 29 mart. haydi.

* play-off sistemi, lise notları gibi. buçuktan falan tamamlanıyormuş. lisede bi de ikinci dönem 1 alırsan her türlü kalıyodun galiba. ilkokulda ya da. ondan ilk dönem matematiğe çalışmazdım ben, ikinci dönem 2 alır geçerdim.

* bugün ne kadar güzel bi gündü lan. hava güneşli, pazar, trafik yok, maç var. tek kötü şey cüneyt çakır'dı.
 bütün gün endorfin salgıladım. tabi yanımdaki insanın da etkisi var heralde. burda kalp yapabiliyor muyum ♥. lovely.


* ilaç jelatini yolmak için feda edebileceğim şeyler korkutucu.

* youtube mu yavaş, ttnet mi?

* community yüzünden cumalarım ayrı bir mutlu geçiyor.

* 10 points for gryffindor

* bi tank oyunu vardı çocukken. 90 tankmış ismi. en altta bi kartal vardı, onu korurken diğer tankları vururduk. babamla oynardık deli gibi. gameboy'daki pokemon. gta. pes 6. evet ilk 4 böyle.

* dilara gönder çoook güzel olmasa da twitter'dan güzel şarkılar paylaşmasıyla puan kazanıyor. bir sine büyüka değil ama. banu güven en çirkinleri ama şarkı söylebiliyor mesela. tuğba dural da en güzelleri bence ama bi olayı yok pek. karar veremeyip intihar ediyorum ok.

* burcu esmersoy çok mainstream, hiç bana göre değil orası kesin.



* travis'den en fazla 5 şarkı arka arkaya dinleyebilirim. bu şarkıyı söylemişti banu güven. asdad ikinci yoruma gel zaten.

* çim diğer tarafta hep daha yeşildir.

* fps'lerde reload hastalığım vardır. 30 mermi alan şarjörle 29 mermiyle gezmem.

* ezan okunurken ve bi mezarlığın yanından geçerken müziği kısarım. orucu rakıyla açarım.

* istikal'i çeken kameraların önünden geçerken, ben evdeysem arayın beni bi el sallayın. bakalım gerçek zamanlı mı?









hihi



posted under | 9 Comments

40 yapar

Wade: 3 + Kobe: 24 + Rose: 1 + Howard: 12 = 40 yapar.
Mhp'nin 40.yılı kutlu olsun.

posted under | 0 Comments

fubar

* insanları değerlendirmek için seçtiğim yeni yöntem, bilgisayarda müzik dinledikleri programa dayalı. mesela windows media player'dan müzik dinleyen insanlardan uzak durmaya çalışıyorum. çok sıkıcı bir hayatları vardır diye tahmin ediyorum. kendilerine sunulanla yetinip çok şey kaçırıyorlar.

winamp kullananlara mesela hemen kanım ısınır. ilk winamp vardı çünkü. vefalı olur winampçılar. ama mesela winamp kullanan kıza karşı yavaş ilerleyeceksin, alıştırmayacaksın kendini yoksa ilerde sorun çıkarırlar.

itunes var sonra. her apple ürünü gibi nefret ederim. senede en fzla 2 defa, ipod'u güncellemek için zorunluluktan  kullanırım. işim bitince silerim bilgisayardan. itunes'dan müzik dinleyen insana dost diyorsam demek ki baya hatırı vardır. şu an üstüne oynuyorum evet. yat uyu yarın işe gitcen.

şampiyonu sona sakladım tabi. çoğunuz duymamışsınızdır ama foobar2000 diye bir program var. üstüne tanımıyorum. kullanması zor, fantastik özellikleri var, şekilli falan bayılıyorum. o yüzden gördüğüm ilk foobar kullanan kızla evlenicem.



* amsterdam'ın ünlü barmeni skip meğer excalibur diye bir bara geçmiş. beni hatırlamadı yavşak, ama hala dünyanın en iyi barmeni. adı da s harfiyle başlıyor tabii ki.

* dışarı çıktığım insanların efektif eğlenebilmesi için, grubun çılgınlık seviyesini benim ayarlamam gerekiyor. hayatta en iyi yaptığım işlerden biri bu, o yüzden baya egoistim bu konuda. ortalama çılgınlık seviyesi, kendi normlarıma yakın olursa herkes evine mutlu dönmüş oluyor. benden çılgın biri varsa onu toparlamak zor olur genelde. bi anda mutular mesela. istanbul'da başlayan akşam bursa'da biter. gerek yok böyle şeylere.

bi kere sıçtım bu alanda, otelin anahtarını kaybettim. ama şimdi de anlatması zevkli bi hikaye oldu işte. çok iyiyim ağbi bu konuda. artık bi de belli etmeden yapıyorum mesela. eleman sanıyo ki grubun çılgınlık lideri kendisi. halbuki sırf ben izin verdiğim için öyle. bilmiyor ki her hareketini izliyorum, gerekirse hemen müdahale edicem. o da böyle kendini önemli hissederek dönüyo işte evine.

bu konudaki zirvem de flower man'dir. gecenin bi saati, herkes "gitme abi o adamın yanına manyak mısın?" derken, benim eşsiz çılgınlık ayarlama yeteneğim sayesinde flower man ile tanıştık. blablabli blablabla isim şaheseri benim sayemde dinledik.


videosu duruyo mu bunun? bazen canım sıkılınca, geçen yaz aldığın notları açıp anılarımıza seyahat ediyorum biliyor musun aycan? coldplayde sağa sola yüzbinleri oynatan aycan. abbriğkot.

abi bir de götümüzü kurtardığım zamanlar var ama onların değeri bilinmiyor. mit gibiyim. sadece başarısızlıklarım haber oluyor. "son iki shot daha mı atsak?" dediğinde hayır eve gidiyoruz diye karşılık verince, belki de hayatını kurtardım. nereden bileceksin?



* mahkeme ressamı olmak isterdim.

* neyse ben kaybedenler kulubünü izliyorum.

* bak mesela şu algıda seçicilik ya da bilinçaltı falan mı yoksa tesadüf mü? bu hafta, bana kaybedenler kulubünü ve audiogalaxy'i öğreten abinin evleneceğini öğrendim annemden. sonra adsız da kaybedenler kulubü dedi. bu postta hem kaybedenler kulubü, hem audiogalaxy olmuş oldu. sırf bana mı garip geliyo böyle şeyler. neyse.



haftanın itirafı: bir dönem emre aydın dinliyordum. üstüne türkçe dersinde adamın yazdığı şiiri incelemiştim. güzeldi gerçi o. şarkılar kötüymüş. ok şiirler de kötüymüş. in my defans lisedeydim. olur o kadar.

posted under | 18 Comments

the grey

liam neeson oynuyorsa izlerim. bu arada bu adamın adı liyım diye okunuyo. ben gençken bilmiyodum lağyım diyodum, aynı hataya düşmeyin. sonra bir gün hoşlandığın çocuğun favori aktörüdür, adını yanlış söylersen hoş olmaz.

film pek iyi değil. uçak düşüyo, buz gibi soğukta yaşam mücadelesi veriyor 9-10 eleman. kurtlar esas tehlike. atmosfer güzel, insan-hayvan karşılaştırmasına tabii ki bayıldım. liam var bi de. bunlar iyi yanları.

senaryo en zayıf noktasıydı filmin. böyle bir survival filminde, liam neeson gibi bir de adam varken daha zekice işler umardım. içki şişelerini kırıp, wolverine olmak yeterli değil. diğer karakterler de çok ezik kalmış, 4-5 kişilik bir grup olsa daha detaylı işlenebilirlermiş. yarısını hatırlamıyorum bile.

aksiyon, gerilim ve dram arasında kalmış, hiç birinde başarılı olamayıp ortalamanın üzerine çıkamamış bir film olarak özetliyorum grey'i. lakin uykum olmasına rağmen tamamını izlemiş olmam da sadece liam'la alakalı değildir herhalde.

buna benzer film bir de frozen vardı. teleferikte mahsur kalıyorlardı. o da fena film değildi.

gece görüşürüz.

posted under | 3 Comments

madman: on the road



* 90'larda büyümüş olmaktan memnunum ama, çok klişe olsa da, yirmili yaşlarımı 60'larda geçirmek de isterdim.

* mtv ne güzeldi eskiden, 9gag'de görünce aklıma geldi, yine klişe olan 90'lar duygulanması yaşadım.



* akustikhane diye bir şey varmış. türk müziğinin zirve noktası. bak bi, kesin bi tane hoşuna giden şey çıkar. yeni öğrenmiş olmamdan utanıyorum.

* ferhat göçer'in wish you were here coverı var mesela. sonra hepsi'deki gülçin iyi ki ayrılmış o gruptan. gökhan türkmen bile var, kg.

* bu arada pink floyd coverı yapılacak son gruptur.

* ad soyad şeklinde yazmıyorum hiçbiriniz ismini, sonra işe girerken isminizi googlelarlar, blog çıkar, hemen terfi edersiniz, haksız yere kazanç sağlamış olursunuz.

* saçlarım çok uzuyor, kestiriyorum, aynanın karşısına geçince böyle bir face-off gibi, abre los ojos gibi kendime yabancı geliyorum bir süre.

* uyumam lazım ama bu akustikhane çok acayip bi yermiş. selami şahin bile var.


Helicopria - Paranoid Android [Radiohead cover]/ #Akustikhane from akustikhane on Vimeo.

* pinterest'i çözdüm. bugün bir şey "pin"ledim ve daha önce görmediğim ve tanımadığım 5 tane kız tarafından repinlendi. hepsinin bot olduğunu düşünüyorum. erkekler bu şekilde cepte. kızlar zaten kendi istekleriyle kedi resimleri paylaşıyorlar, bir şey yapmaya gerek yok.

* iki akşam art arda gitar bulunan evlerde sabahladığımda, sırf kendi imkanlarımda the man who sold the world'in riffini çalmayı öğrenmiştim. rock starlığa en çok yaklaştığım ikinci andır. şimdi gitar versen kulağa hoş gelen tek bir ses çıkaramam.

* mart ayının anafikri: when it rains it pours. yağmur da türkçesi işte asdasd. iyi geceler, bol şans hepinize.

posted under | 5 Comments

madman: baby with a shotgun

* metronomy+two door cinema club konseri benim fikrim değildi, organizatörler kendileri düşünmüşler, tebrik ediyorum. önce metronomy sonra two door çıksın bi de okuyorsanız, çünkü sadece zıplayarak geçiyor two door konseri, yoruluruz. metronomy arada dinlendirir. 5 gün sürecekmiş bi de bu konserler, güzel işler aferim. asdasd pitbull geliyormuş sonraki günlerde. olsun bi yerden para lazım. 

* telefon numaram, bir süre kanyon num num'ın duvarında, "özel üni.'de okuyorum, cipim var, ara beni" benzeri satırların altında yazıyordu. iyi arkadaşlar böyle piçlikler için var. 

* bir erkeğin bir tane favori ayakkabısı olur ve sadece onu giyer. benimki bodrumda kaldı amk. arada kalbim ege'de kaldı dinleyip rakı içiyorum.

* "kendim topluluk içindeyken konuşmaya bayılıyorum ama başkası konuşmaya başlayınca sıkılıyorum." geçen gün, abartmıyorum 2 saat boyunca aynı konuyu tartıştı. tartışma bağımlısı adam. sırf bu yüzden arasının iyi olmadığı kızlar tanıyorum. susmak bilmiyor ve üstüne dediği şeye bak. amerikan gece hayatını derinden etkilemiş, trakya'dan hemşerim, ünlü dj gaslamp killer iki saniyede çözdü adamı.

* haftanın hipsterı: "herkes sol eline takıyor saatini, ondan sağa takıyorum ben."

* türk hakemleri tamamen müdahele edilen adamın düşüşüne göre karar veriyor. son maçtaki ilhan parlak'ın net penaltısı mesela bi adım fazla attı diye çalınmadı. ayıp.

* tatil konusunda milliyetçiyim. önce kendi ülkenizi gezin adam gibi, sonra gidersiniz petra'ya. mardin'e gidiyoruz bu yaz. ama sakin. one step at a time. when it rains it pours.,

* "Çocukları kaçıran KONY piçi, götün yiyorsa gel beni al Sincan'dan. Adresimi veriyorum orospu saatçi seni." - Salih Fadıl

posted under | 2 Comments

what you do to me



* sigaramı annem görmesin diye değil, almasın diye saklıyorum. çok laçka.

* kokoreççi murat abi arabayı mano burger'in oraya çekince dünyanın lezzet merkezi değişiyor.

* sarhoşken bir şey bulmak zevkli tabii ki. para, sigara en basiti. geçen eve yürürken çok çişim vardı mesela, tuvalet buldum sokakta. eve 50 metre falan kalmıştı ama sokakta tuvalet bulursan işeyeceksin.

* yakın arkadaşın bir kızla konuşuyo, ama sen de ordasın kaçamıyorsun bi yere. bunun etiketi nedir bilmiyorum mesela. ya çok komik espriler yapıp kızı arkadaşımdan daha çok güldürürsem? ertesi gün nasıl bakarım çocuğun yüzüne.

posted under | 7 Comments

when the sun goes down

posted under | 6 Comments

ben


* son dakika stresi bağımlılığında acceptance aşamasındayım. adrenalin'i seviyorum.

* ve de genetik bu. ailecek adrenalin bağımlısıyız.

* her işimi yarım bırakırım. şu satırları bile 3 defada yazdım.

* ufak şeylerden büyük çıkarımlar yapmakta üstüme yok.

* hayır demeyi biliyorum ama arada unuttuğum da oluyor.

* bitter sweet symphony'nin klibindeki gibi yürümeyi ben de denedim.

* aylardır aklımda olan düşen pianolu, kırmızı balonlu film sahnesi stay'denmiş. sağlam filmdir.

* berbere lakovic'in resmiyle gidip "böyle kes abi" diycem.

* facebook kadar sinsi bir yapay zeka görmedim. skynet halt etmiş.

* facebook'ta içinde liam neeson olan her şeyi layklarım.

* vapurun alt kat en arkasında yere oturan her kıza aşığım.

* nazara değil de, jinx'e inanırım.

* jools holland ne güzel bi adam. kendisi çirkin de, hayatı güzel.

* karaoke yapmam. yaparsam iki şarkım bellidir. sözlere bakmam. performansım sonraki 2 gün konuşulur. çok alkışlanırsam bis için şarkım da hazır ama daha o kadar alkışlanmadım. guitar hero gitarını kullanmadığım zamanlarda dekoratif olarak kullanırım.

* bir sevdiğim rehin alındığında, 10 metre içinde ateş ederim.

* speed en sevdiğim kötü filmdir.

* jenerasyonumuz şarkısı, jarvis cocker'ın da dediği gibi seven nation army'dir.

* house md bayaaa iyi dizi.


posted under | 4 Comments

komşulara karşı çok ayıp oldu



burası türkiye, komşular her şey.

posted under | 12 Comments

the descendants

çok oldu film yazmayalı di mi john?

20'lerinin başlarında saçları beyazlamaya başlamış bir erkek olsam da, george clooney'i sevmem. saçları beyazlaşmış orta yaşlı erkek idolüm nuri hocadır. bedenci olan. clooney fazla kibar ve popülist. küfür etmez mesela. nuri hoca öyle değil, türklüğün getirdiği doğal bir maçoluk var, büyük adımlar var. frikiklerde bi 9.15 sayardı adam, kalenin içinde kurardık barajı.



neyse konumuz filmdi. the descendants. bağımsız hollywood filmi paradoksundan. senaryoda community'den dean pelton'ın emeği var diye izledim. $shailene woodley ile alakası yok$. çok zorlayarak da olsa sharecasm fontu bloga hayırlı olsun.

filme dönüyorum. eşi kaza geçirip hastaneye yatınca 'baba' olan bir adamın hikayesi. son zamanların böyle sade, tatlı filmler ekolünden. ben hiç tutmadım. her şey tamamen senaryo ve oyunculuğa dayalı. senaryo kötü değil ama iyi de değil o kadar. öyle olunca oyunculuk olacak, clooney ile olmaz. kızlar daha başarılıydı.

bu ikisi de yoksa ağzını açık bıraktıracak sahneler olacak. o da olmayınca çok durağan bir film olmuş. shailene'in havuz sahnesi ve son sahne aklımda kalmış sadece. o yüzden, shailene'in hatrına, 6.5 veriyorum. 12 üzerinden. pek güzel film yok şu aralar malum ortamlarda o yüzden izlenebilir yine. torrent'e malum ortam demek de en büyük zevkim.
cem'in de unofficial doğum günü kutlu olsun.

posted under | 3 Comments

my better self

"bir komutan şarkısı, yumuşak hüzünlü sesli melankolik bir genç solist"






posted under | 2 Comments

paris top 4

4.

3.

2.

1.


alison torpilli. jüri özel ödülü: elliott smith - place pigalle

iyi günler.

akşam basket maçı var. en son ne zaman bu kadar heyecanlandım bi maç için? atletico madrid maçları heralde.

neyse bay.

4 şarkı da bu postu okumuştum zaten demeyen dikkatli okuyuculara.
Girls - My Ma
Poolside - Harvest Moon
Regina Spektor - All The Rowboats
Timber Timbre - Black Water

posted under | 8 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

aycan iddiaları

1. 2010-2011 sezonunda bucaspor'da forma giyen torric jebrin bundan 5 sene içinde chelsea ayarında ( şampiyonlar ligi'ne ilk iki torbadan seçilen) bir takımında forma giyer. iddia el fakhir gold'una.

not: bulls şampiyon olamadı, stoch hala fenerde. bunları aycan kazandı.

2. kgbb: -5

3. mutuyla iddia: ales'den 40 veya üzeri matematik sorusu çözersem bıyık bırakacam. 40'ın altında kalırsam o bırakacak. sonunda kazanan bıyık olacak.

consumables

  • tim powers - the anubis gates

Recent Comments