kedi videosu

posted under | 0 Comments

* mikel obi'nin babası serbest bırakılmış. zamanında ben keşfetmiştim bu adamı u20 turnuvasında. isaac promise'yle döktürüyorlardı. sene 2006.


* ertelemede baya iddialıyım. en başarılı olduğum şeylerden biri.

* arada yanlışlarım olsa da türkçeme dikkat etmeye çalışıyorum. tek istisna baya. 'bayağı' gereksiz uzun. ve de bayağı. sıkıcı gibi bir anlamı da ayırmış oluyorum böylece. türkçe'yi güzelleştiriyorum.

* dışarı çıkmadığım için duş almıyorum. duş almadığım için dışarı çıkmıyorum.

* uykusuzluğun kafası bir başka oluyor.

* şimdi bir dinde diyelim alkol yasaksa, devletin de bu yasağı kanunlarla dayatması çok saçma değil mi? adam kendi rızasıyla alkol almamış olmuyor ki böyle? yasak olduğu için alamıyor ama yine de cennete gidiyor. bunu dile getiren oldu mu hiç? ilk ben düşünmüş olamam bunu.

* ülkemizde domuz eti yenmemesi de çok saçma. daha da saçma hatta. çal, çırp, iç falan filan ama domuz yemiyo kimse. garip.

* telefona bakmamak çok zevkli bir şey. ev telefonu çalıyo bazen. kim arıyo diye bakmıyorum bile. cepten arasın. salonda bi de ev telefonu. ayıptır.

* i miss the innocence i've known, playing kiss covers beautiful and stoned.

* reign over me sıkıcı olmasına rağmen güzel bir filmmiş. çok fazla hollywood bağımlısı oldum. devamlı aksiyon olsun komedi olsun istiyorum.







posted under | 0 Comments

playlist

jay-z - 99 problems

fitz and the tantrums - winds of change
angus and julia stone - big jet plane


queens of the stone age - make it wit chu

posted under , | 0 Comments

suits


dizi var. yaz tabi vakit bol dizi film gidiyor baya. normalde pek 40 dakikalık dizilere katlanamam. canım sıkılır. dexter house falan izliyemedim bu yüzden. bi fringe var sanırım öyle izlediğim.

suits denen dizi 40 dakikalık. ama izliyorum. hem de sıfır aksiyon. bir yeni yetme bir de işinin ehli avukat'ın hikayesi. yeni yetme aslında hukuk bile okumamış ama biraz bilim kurgusal bir yeteneği var. gördüğü okuduğu her şeyi ezberliyor hatırlıyor. akıllı da bir adam. espriler falan yapıyo.

işinin ehli adam da ortamdaki en iyi en karizma avukat işte. kanın ısınıyo hemen.

böyle hukuk dizileri de baya sıkıcı olur normalde. ama bu böyle değil işte. karakterler çok sağlam. mahkemede olanlardan çok öncesindeki dolaplar ön planda. tam komedi değil ama espriler akıllıca. kahkaha atmasam da gülümsüyorum.

tavsiye olunur.

posted under | 0 Comments

real madrid vs 109



baya eğlenceli olmuş. xabi alonso kavga falan ayırıyor. 4:40'da hayvanın biri çocuğu sakatlıyor.

posted under | 0 Comments

lollapalooza

youtube'dan, sahneler arası koşturmadan festival keyfi. muse'la coldplay'i aynı anda çıkaran amerikanları da kutluyorum.

http://www.youtube.com/lollapalooza

posted under | 0 Comments

france is bacon

posted under | 0 Comments

the lincoln lawyer


matthew mcconaughey nedense pek sevilmiyo amerika'da. sanırım çok boktan filmlerde oynadığı için. lincoln lawyer bu boktan filmlerden biri değil.

işinin ehli adam filmi diye bir genre olmalı bence.bizim için olağandışı olan olayları soğukkanlılıkla halleden bi adam varsa başrolde, film işinin ehli adam filmi diye nitelendirilmeli. taken da mesela bu tarz bi film.

matthew işinin ehli avukat rolünü iyi kotarmış. pek iyi bir aktör değil aslında. sanırım tek kotarabildiği şey işinin ehli adamlar. al pacinoyla bi bahisli film vardı mesela, orda işi öğrenene kadar rezalet oynamıştı, sonra işinin ehli olunca kotarmıştı. kısıtlı bir oyunculuğu var.

neyse. lincoln lawyer güzel film. soluksuz izledim. hikaye yer yer orjinallik kaygısında olsa da genel olarak başarılı ilerlemiş. zenci şoför filmin adamı. digitürk infosu: arabasından çalışan bir avukatın aldığı dava beklediğinden daha karmaşık çıkacaktır.

mahkeme filmi izleyesim geldi.




posted under | 0 Comments

bir blog vardı

evet. bayağı bir zaman oldu yazmayalı. bir aydan fazla. sadık okuyucularımdan özür dilerim. tatile çıkan köşe yazarı gibi eski yazılarımdan falan koyamadım. tatile çıkıyorum bile demedim. ama çok eğlenceli bir ay geçirdim. okuyucularımın hoşgörüsü olmasa bu kadar uzun bir tatile çıkamazdım.


aslında uzunca bir tatilde şunları bunları yazısı yazmak güzel olur, lakin benim üşengeçliğim yüzünden gezinin fotorafçısı aycan'dı. fotorafsız yazı güzel olmaz. özet geçiyorum.


amsterdam anlatılmaz yaşanır.


werchter inanılmazdı. müzikal anlamda zirvemi yaşadım. pasaport kuyruğunda amca umre'ye mi dedi. bir nevi dedim: werchter. olmadı böyle bi şey, aceto'dan çaldım. ama en iyi böyle anlatabilirim.


ilk günün büyük bir kısmını aycan'ın inatçılığı yüzünden kaçırdık. önceki geceden gitmek için ekstra ücret ödemişken ertesi gün götürdü bizi. tv on the radio, aloe blacc, seasick steve ve hives'ı kaçırmış bulunduk. sağlık olsun.


girdiğimizde queens of the stone age vardı yanlış hatırlamıyorumsam. öyle teker teker her grubu anlatamayacağım. özetliyorum son 1 aydır sadece qotsa, kings of leon, coldplay dinlemiş olabilirim. bu üç grup özellikle iyiydi performans olarak.


arctic monkeys'e ayrı bir paragraf açıyorum. bu ne göt kalkması bilader. adam mı oldun iki senede. ayıp ulan. türkiye'den kalkıp gelmişiz. bir kıpırda sahnede, olmadı bizi kıpırdat di mi? yok. içkiyi falan biraz fazla kaçırmışa benziyordu alex. benim adıma hayal kırıklığı oldu arctic monkeys.


elbow, portishead, two door cinema club, kasabian, kaiser chief (ardarda çıktı bun ikisi son gün, pek halim kalmamıştı, yazık oldu), beady eye, jimmy eat world aklımda kalmışlar çünkü iyiydiler. dinleyiciye saygı.


grupların sıralaması da pek olmamıştı. coldplay'e kadar bezdik baya. en önlerdeydik bi de ayakta pj harvey baydı baya. portishead'de muhteşem çaldı ama oraya uygun değildi pek. bir bildikleri vardı elbet.


son gün kaiser chiefs'den sonra kim çaldı bilmiyorum. luxury hugs dağıtıyordum. tabi öncesinde muhteşem hollanda'lı hannes'le tanıştım. o benle tanıştı ya da. ben uyurken üstümde ebleklikler yapmış. bize bi sürü hediyeler verdi, gitti. condomobile'de çalışıyormuş. sonra ben gittim bunun yanına, bana bira verdi, takıldık, condom dağıttık. orda luxury hugs kartonumu hazırladık hep beraber. kazandığım paralarla size bira ısmarlıycam dedim ama unuttum tabi sonra. bi istanbul'a döneyim hannes ve arkadaşlarına bi sürü şeyler yollıycam.


IMG-20110728-WA0000.jpg


bu yukardaki çift de hesaplarıma göre manchester'lılar. türkiye'de kısa olan ben, avrupa'da iyice minyon olduğum içim luxury hugs yazısını göreden elemanlar beni taşıyarak güç gösterisi yapmayı pek sevdiler. bi tanesi baya uzağa götürdü beni omuzunda çevirerek, arkadaşlarımı bulamıyacam dedim bu kafayla, anca bıraktı.


avrupalı eğlenmeyi biliyor arkadaş. çok ufak bir olay pek eğlendirdi beni. türkiye'de mesela bunca senedir bir yabancı benden high five istememiştir. hep ben isterim. kaspars kambala vardır mesela basketçi, onu gördüm bi gün high five dedim direkt. böyle bir eğlence anlayışı yok maalesef bizde. içip ağar abi gibi oturalım evet. işte yürüyoruz öyle çocuğun biri geldi, "dear sir, may i have a high five please?" dedi. "of course" dedim ve çaktık. çok hoşuma gitti bu detay.


werchter böyle. aycan ben uyurken pierre van hoijdonk'un arkadaşıyla tanıştığını iddia ediyor ama daha adını bilmiyor. inanmak güç.


fotoraflar üzerinden gidelim.


IMG-20110801-WA0000.jpg


taken'ı izlediniz mi? bu resmi kemal'e yollamak için çektik. bagetleri aycan aldı. teşekkür ederim kendisine.



bagetler bu açıdan gözükmemiş ama o şartlarda baya başarılı bir fotoraf olmuş. internetimiz olsa bakıp biraz da ot koyardık poşete.


IMG-20110723-WA0000.jpg


roma'da termini'nin oralarda yellow diye bi bar var. iyi bir yer. bir erkeğin her şehirde gideceği bir barı olmalı derim. bunlar orda tanıştığımız linfield taraftarı kuzey irlandalı arkadaşlar. liam neeson da oralıymış. favori snooker oyuncum steve davis de. yukardaki fotorafımı gösterdim, çok beğendiler onlarda. zaten muhteşem irlanda aksanım yeterliydi beni sevmeleri için.


IMG-20110706-WA0010.jpg


bu resmi poster yaptırıp odamın duvarına asmak istiyorum. bütün gezi tek fotoraf çekmedim, e şanzelize artık çekelim bi tane dediğimde, kemal'in eli'.


IMG-20110706-WA0006.jpg


burası bir bara benziyor ama bir et restoranı. robert et louise olmalı adı. saat 12ye yaklaşınca camlar ve perdeler kapanıyor, sigara içilebilen bir bara dönüşüyor. en soldaki patron, ipod'un music quiz yapıyor. tabi sorduğu ilk şarkıyı bilmemle saygısını kazanmasak bu kadar sevmezlerdi bizi. sonra bildiklerimi saymıyorum. louisana'da öğrenci olan okuyucum varsa tüm notları beş olurdu bak. resimdekilerin yarısı öğretmen. sonra hep beraber zamanında the artist formerly known as prince'in çaldığı bara gitmemiz de jabası. yok lan son şarkı olarak tarkan çalması jabası. video'su available on demand. orda paul rudd'la ve concorde'un düşmesinden sorumla adamla da tanıştık da fotoraf yüklemek kasıyo biraz.


IMG-20110706-WA0002.jpg


o bardan dönüşte rastladık flower man'e. arkadaşlarım hayır gitme, tehlikeli olabilir dediler. ama ben onun dünyanın en barışçıl insanı olduğunun biliyordum. fotoraf çekilirken adının flower man olduğunu bilmiyoduk ama şu duruştan anlaşılıyor zaten. muhteşem şarkısı blablabli blablabla'nın videosu mevcut. yalnız bide verdiği cd çizikti. myspace'i falan da yok başka şarkılarını dinleyemedik.

posted under | 0 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

aycan iddiaları

1. 2010-2011 sezonunda bucaspor'da forma giyen torric jebrin bundan 5 sene içinde chelsea ayarında ( şampiyonlar ligi'ne ilk iki torbadan seçilen) bir takımında forma giyer. iddia el fakhir gold'una.

not: bulls şampiyon olamadı, stoch hala fenerde. bunları aycan kazandı.

2. kgbb: -5

3. mutuyla iddia: ales'den 40 veya üzeri matematik sorusu çözersem bıyık bırakacam. 40'ın altında kalırsam o bırakacak. sonunda kazanan bıyık olacak.

consumables

  • tim powers - the anubis gates

Recent Comments