şişhane

* şişhane metrosunun çıkış turnikeleri kadar korktuğum bir şey varsa, kızların senin ananı sonra sikicem bakışıdır.

* alkol toleransının azalması güzel bi şey. bütün bağımlılara 1-2 haftalık detoks tavsiye edeiyorum.

* polis arabanızda sarma kağıdı bulursa, arabanın aranma süresi 4 kat artıyor. tabi polisin dünyanın en klasik tasarımlı şemsiyesini gösterip, "bu şemsiye mi?" diye sormasına, "öyle gözüküyor" da dememek lazım galiba.

* babanın evinde gece 11den sonra acıkmayacaksın çocuk. ne yiyecek anne yemeği kalıyo, ne atıştıracak obur cubur oluyo.



* abur cubur mu obur cubur mu? içinde obur olması daha mantıklı sanki.

* blog, çok sevdiğin ama 1-2 ayda bir uğrayabildiğin restoran gibi oldu di mi?

* şişhane'de çöpşişçi yok amk. aç, koy adını şiş hane her gün orda yemezsem şerefsizim. 2 hafta yerim yani en az. sonra bi süre haftada bi giderim. sonra ayda 1-2. sonra gitmem. sonra bi özlerim yine giderim haftada bi. sonra tadilat yaparlar, unuturum falan. realizm ftw.

* ?zınısım adnıkraf nizimiğidemtig ey'edazmürüd rıdralya



* 2 aydır kulaklık alcam diye piyasa araştırması yapıyorum. araştırma bağımlısı oldum. artık kulaklık almak istemiyorum. araştırmak daha zevkli.

* 1-0 olsun, bizim olsun.

* her müzik türünden bir arkadaşı olmalı insanın.

* 4 kere 3 12 eder mi? votka olmasa redbull napardı?




posted under | 1 Comments

awkward

* ben bazen asansörde osuruyorum. eve giderken olsun, evden çıkarken olsun. çünkü o indiğimde biri binerse heyecanını seviyorum. yukarı çıkarken hele, asansöre binecek kişi karşı komşumuz oluyor, öyle en heyecanlı. bizim katın ışığı yanmasın diye florence'dan no light'ı söylüyorum içimden.

* galiba jimmy durmaz'ı ortaköyde koşarken gördüm. doğruysa bravo kendisine maçtan bi gün sonra.

* tutmasaydım düşüyodun şakası evrensel mi? ülkemiz bu yüzden birçok yönden geri kalmış olabilir mi?

* böyle bi şey var amk bu da mı evrensel değil 

* ilkel cesaretle çektiğimiz videoları özledim. şunu izleyince aklıma geldi. ey gidi ey, güzel günlerdi.

posted under | 2 Comments

sweater weather

* iki ay olmuş, az değil. nasılsın?

* normal şeylerden keyif alabildiğimde gelmiyorum pek buraya. zaten kim oturup blog yazıyo ki devamlı bi şekilde.

* büyüdükçe espri yeteneğinin azalması tamamen sıkıntılarının artmasıyla alakalı. bu yüzden bebekler ve yaşlılar daha mutlu genelde. zenginler daha çok gülüyor.

* iki kişinin kavgasını tek başına ayıramazsın.



* görüş alanındaki bir şeyi görmüyor gibi davranmak kadar zor bi şey yok. acayip bir stres.

* bi şey parçalamak kadar da zevkli bi şey yok. hatırlar mısınız bir gün bizim evde bir bilgisayar ekranı parçalamıştık office space misali. en kısa zamanda bi daha yapmak hepimiz için faydalı olur kanaatindeyim. o tüplü ekranlar falan çok pahalı olmasa gerek.

* bira 5 lira olcak lan nerdeyse. yeme-içme orantısız şekilde pahalı türkiye'de.

* elephant woman'ın başındaki tınılar.



* bar tarzı mekanlarda gül satan insanların, iki erkeğin baş başa olduğu masalara satış yapma için harcadıkları süre, o ülkenin modernliğiyle düz orantılı. bizde sormuyorlar bile. bir mutu tespiti.

* yukardaki cümleyi tek backspace kullanmadan yazdım, kendimle gurur duydum.

* iphone çıktı, telefon melodisini şarkı yapma şeyi gitti lan. geri başlatıyorum. hipsterlığımdan şüphe duydum bunu daha erken düşünmediğim için. yanları kısa kestirip, üstleri uzun bırakıp kemik gözlük takmakla hipster olunmuyo bilader.

* ufak müzik gruplarıyla etkileşimlerime devam ediyorum. belle and sebastian'ın iki üyesiyle fotoğrafım, gary powell'ın da bagetine sahibim.



* youtube'um türkçe oldu. embed yerin göm diyo. yukardaki videoyu gömdüm.

* patron işe yeni girenlere topluca wear sunscreen izletti, gözüme girdi. ben de hemen başında anlayıp gülümseyince onun gözüne girdim mi?

* ne kadar boktan bir gün geçirirsem geçiriym, iki kişilik iki yastık bi yatakta bitiyo günüm. şanslıyım.

* kumar bağımlıları aslında kaybetmeye bağımlı değiller miydi?

* çok iyi geldi lan yazmak. insan sevdiği şeyi bırakmalıymış arada. bi süre içmeyince daha kolay sarhoş oluyosun ya, aynı şey işte. 2 hafta günde 50 defa dinlediğin şarkıdan bıkıp, 3 ay sonra radyoda duyarsın ya bazen. işte öyle bir şey. hani bütün yaz terlersin, üşümek nasıl bi şey unutursun, sonra havalar soğur camı açarsın gece, yorganın altına girip uyursun ya.

* einstein da çözmüş işi. her şey göreceli. emcekare.

* beynine bi şey ver, sakla bi süre, 10 katı büyüsün sana geri versin.

* ayakkabıyla kuma bastığında çıkan ses.

* şuna rastladım geri geldim, "okulu 4 senede bitiren 4 senesini, 5 senede bitiren 1 senesini kaybeder."

posted under | 1 Comments

* bir ay olmuş.

posted under | 0 Comments

as promised

* benim grup blonds güzel işler yapıyor. çok indie o yeah.



* bir erkeğin hayatında, durmasını işaret ettiği taksinin boş olması için en büyük dualarını ettiği anlar vardır.

* dünyadaki bütün kadınlar elli yaşının üstünde olsa tam bir playboy olurdum. esprilerimle kırıp geçirdim yine geçen dolmuşta. gece 3'de napıyolarsa. acayip bodrum kafaları. bende de mıknatıs var galiba.

* bazı bebekler var, cinsiyetleri anlaşılmıyo arkadaş. saçı kıvırcık böyle, bebek suratlı. annesine sormak da hakaret gibi geliyo. benim çocuğum erkekse, kız mı diyeni döverim lan. kız olursa da aynı, çirkin diyo gibi oluyo yine döverim.



* saç değiştiren kızlar da çok acayip. bir anda başka biri olabiliyolar. renk falan zaten tamamen bukalemun gibi ama böyle toplayınca bile çok fark ediyo bazıları. haksız mıyım haşmet?

* arabada uyumak hem rahatsız hem zevkli. lakin bir dışarda uyumak değil. afedersin terasta bi uyumuşum bugün. iftarda top attılar öyle uyandım. top atılırsa uyanıyorum, deyim geçerli değilmiş bende.

* bu sinkov falan kesin zararlı bi şey bak diyorum.

* tek elle yumurta kırma yeteneğimi geri kazandım.

* lira, mı dakika mı her neyse ona kontür dediğimiz için yaşlı sayılcaz bir gün. ben hala milyon da diyorum. çok başarılı bir dede olacağım. şimdi gidip atasözü çalışacağım.

posted under | 2 Comments

reciprocate


* bu shazam çok ilginç şey. sarhoşken yaptıklarını şak çıkarıyo önüne. bir gece takside zeki müren'e bayılmışsın, ertesi gün bronski new order dinlemişsin körfezde, sonra hakan taşıyan doktor'la kapamışsın. arada eksen cevherleri var. hepsini 2 ay sonra farkediyorsun.

* herkes kendi hatasını yapmalı gençler.

* adsız artık hiç yorum yapmıyo? nerelerdesin adsız?

* ben artık yavaş yavaş bodrum yalnızlığı günlerime hazırlanıyorum. hadi yine iyisin okuyucu.



* her tatil beldesinde bir tavşan adası vardır.

* gölge güzel şey.

* her insanın müzik zevki joy division'a doğru gidiyor olabilir mi? sonunda hepimiz 50 yaşında çocuklarımıza joy division dinletir miyiz? olmadı new order. olmaz. "bak yavrum bunun adı bluegrass, country değil hayır!"

* bir yazıda da laf atmasam olmaz ki canıma.

* nolita orhan, hastayım sana. kafası karışık kontrtenor da baya iyi. çok eğlendiriyor şekerim.

* eğer böyle karşı cinsle aranızdaki şeyin ilişki olup olmadığın emin değilseniz, ilişki problemleri konuşun bir ilişkiniz var gibi. stratejik planlama ftw.

* bu da baya boktan bi yazı oldu. çünkü aklıma gelen şeyleri not almayı bıraktım ben. ama şimdi başlıyorum yine. müsterih olun.

posted under | 3 Comments

victory has defeated you

* dark knight rises supoylır.

dark knight rises'ı beğenmedim. beklentilerim yüksekti, karşılayamadı. ilk iki filme olan hislerim aşka yakınken, üçüncüyü izlerken aklım hep onlardaydı. kesinlikle kötü bir film değil. kendimden geçtiğim, tüylerimin diken diken olduğu, ağlamaya yaklaştığım sahneler oldu. filmin ilk yarısı gayet iyiydi ama sonda fena sıçtı. klişeler, klişeler, klişeler. nükleer bombayı şehirden uzaklaştırıp patlatmak nedir lan şaka mısınız?  aynı bokun az farklısını avengers yapmışken ve de. bokum gibi.

sonra miranda'nın raazalgul'un kızı çıkması boku. bunu biliyodu zaten benim gibi yarı geekler. o ayrı konu. bu karakterin nerden geldiği belli değil, geliyo bruce'la sevişiyo, sırtında yara izi çıkıyo, bruce buna güveniyo ve bıçağı yiyo. bari biraz tanısaydık kadını hainlik yapıcaksa. bir şamalayan adeta. nerde prestige twistleri.

sonra bane. ağzındaki boru kopana kadar muazzamdı. tom hardy klas adam. kaslı falan diye aşığım derken rahat hissetmiyorum ama öyle. ağzı gözükmeyen bi karakteri harika oynamış. sonra noluyo ağzındaki boru çıkıyo diye sıçıyo. bane lan bu. filmi gerçekçi yapıcam diye boruların içini niye değiştirirsin arkadaş. yarattığın dünyada gayet mümkün kaslandırıcı sıvı falan. bi anda yere yattı, yavru köpeğe döndü herif. ayıp.

sonra bi kaç mantık hatası daha var. olur o sorun diil. ama böyle bazı diyaloglar var, sırf izleyici burda mantık hatası var lan demesin diye eklenmiş. gerek yok. akıllı adamlarız biz.

aylarca yer altında kalıp, tam takım savaşa giden polisler. ulan ilk filmde bütün polisleriniz korkutan gaza maruz kalmadı mı narrows'da? hatalarından ders çıkar gotham polisi!

yine de kötü film diil bak. önceki iki filmin de getirdiği potansiyeli kullanamamış. yazık olmuş. yersiz robin şeysi, predictable espriler falan. ıyyh!

ha bak bi de millet batman'in bomba patlıycekken kızı öpmesine laf ediyo. olur o. adam planlamış kafasında otopilotu açarım, atlarım kurtulurum diye. olaylardan sonraki aşk hayatını düşünüyo. batman olm bu, neyin kafasındasın nolan. dark knight rises, nolan falls.

ama muazzam yerler de vardı. beğenmediğim kısımları stüdyoya beğendiklerimi nolan'a isnat ediyorum.

uçak kaçırmaca, bel kırılması dövüşü (müzik yoktu olm), hapisanede ipsiz tırmanma şeysi (hapisane lazarus pit miydi geek kardeşler?), bütün imax experience, kedikadına kimsenin kedikadın dememesi, liam reyiz

michael cane ağlatıyodun amk.

neyse çok kızdım ben. neden düştün nolan? diyerek noktalıyorum.

posted under | 2 Comments

life

* hayat garip.

* hayatında kokoreç, tantuni, midye dolma yememiş insan var.

* bir erkeğin hayatında sorunlarını hiç tanımadığı birine anlatıp çözüm beklediği anlar vardır.

* robert diye bir dilenci var istiklal'de. adı muhtemelen robert değil tabi. ama gayet iyi bi ingilizcesi var. bi gün geldi bira alcam paran var mı dedi. verdim. "beni sevmiyolar burda, hayat çok zor." dedi ve sarıldı bana. kim bilir neler yaşadı?

* donnie darko'daki örtmen hayatı tek boyutta, love ve fear diye ayırmıştı hatırlarsanız. donnie çok kızmıştı ama bi dinle doni, belki haklıydı kadın. en uçtaki duygular bunlardı örtmenine göre. senin kızdığın nokta hislerini bu ikisi arasında bir yere yerleştirmekti. bazen korktuğunla sevdiğin aynıydı. sonra korkmayı sevdiğin de olmuştu, sevmekten korktuğun da. neyse bu cümleden sonra devam etmeyi gerekli görmüyorum, edebi zirvemi yaptım.

* türkçe'nin bir güzelliği daha. amerikan'ın love dediği şeye bizim iki kelimemiz var aşk ve sevgi diye. lakin kültürleriyle o kadar etkilemişler ki bizi, yeterince iyi ayrıştıramamışız ikisini. life diyor amerikan, biz diyoruz hayat, yaşam. yine aynı şey olmuş ikisi.

* hazır hayattaki yanlış ayrımlardan bahsediyoruz, güven ve kıskançlığında da aynı sepete konulmaması gereken iki yumurta olduğunu söyleyelim. güvendiğimiz için kıskanç olmadığımızı düşünmeyin, kıskandığımız için   güvenmediğimizi düşündüğünüz gibi kızlar. yumurta sepeti benzetmesi doğru diil orda, içimden geldi yaptım.

* temmuz'da yıllık iznimi kullanan köşe yazarı gibi eski yazılardan koycaktım. üşendim işte hayatım.

posted under | 0 Comments

unique

½ bazen 9gag'in vote sayfasında geçirdiğim günler geliyor aklıma, yanağımdan bir damla yaş süzülüyor. bir sincap sinsiliğinde dokunuyor kalbime ve gidiyor ardına bakmadan. elleri portakal kabuğu rendeli, küpeleri burgu makarna. karnıma elektrik süpürgesi yapıştırıyor temizlikçiler, paralarım yaşama şevkimle birlikte içine kaçıyor. kaçmaya çalışıyorum ama bastığım kumlar sıcak ve bütün kelebekler ölmüş. ½

* bunun adı faux edebiyat. ben buldum. progresif ve post modern öğeler barındırırken aynı zamanda freud'a da selam çakıyorum.

* interstate 60. seneler önce digitürk'te rastladığım bir filmdi. bi halt anlamamışım o zamanlar. çok iyi film. hollywood'dan çıkmış en bağımsız film. gary oldman, chris cooper falan var. yol filmi, kader falan hakkında fantastik denebilcek şeyler var. distopyalar ve mesaj kaygısı da var bir okul filmi gibi. normalde sevmem ama bayıldım buna. bak mesela sigara aslında en dürüst şey değil mi etrafımızda? üstünde öldürür yazıyor ve öldürüyor. bu kadar net ne var. herkese göre değil ama benim ilk 14 filmimden biri oldu. gary oldman lan bi de.




* blonds benim grubum. facebook'tan türkçe şeyler yazıyorum sayfalarına, seviyolar. bi gün istanbul'a gelicekler ve fotoğraf çektiricez. onlara bedavayken ben onlara içki ısmarlıycam.

* ½ mono'da yerde bir metre buldum. ½ her şeyi ölçtüm onunla, ama duygularımı ölçemedim. ½ minibüsteki arkadaşlar da buraya gelicek kadar istiyolarsa fotoğraflarını bi yorum yapsınlar.


* o zaman en hipster haliyle bi festival değerlendirmesi de gelsin. mono harikaydı bence. yemek ve içki sırasından şikayet edenler olmuş. bunlar tecrübesiz festival izleyici, aldanmayın onlara. biz de gittik bulduk boş bira satan yer. fişimizi baştan aldık 10 tane. halfpipe'ı kaydırak yaptık oynadık falan filan güzeldi baya. gogol bordello dünyanın en eğlenceli grubu, bir birayla sarhoş ettiler amk pogo yaptık ergen gibi.

* acelesi olan insanlar daha mı seksi?

#erkeklerdesütyentaksın

posted under | 4 Comments

konuşan bardak



ulan her şeyi geçtim, insan telefon numarasını ekrana yazar bi lan.

posted under | 2 Comments

fatigue

* bir erkeğin hayatında, ruhunu beslemek için chris cornell'in solo albümüne başvurduğu anlar vardır.

* bir senato üyesi olmak isterdim. meclis ya da komite falan değil. senato. senatör.

* "i was so high i didn't recognize the fire burning in her eyes." bu dizeyi bi rapçi falan yazsa efsane olmuştu. maroon 5 yazdı yalan oldu.

* 1999 popüler kültür açısından harika, diğer her şey açısından boktan bir yıl değil mi?

* "festival gibisin katılmak istiyorum" ve "nasıl bir ses tonun var ne söylesen masal gelir la fontaine'den" gibi şarkı sözleri olan bir ülkede yaşıyoruz, çok şanslıyız.



* kısa ve orta süreli hafızam fena sıçışlarda. çılgın gece hayatımın bir sonucu olduğunu düşünüyorum. alkole falan ara vermeye karar verdim az önce. hayatımın en kötü 2 dakikasıydı. george best esprisi bu, arada yaparım.

* kahvaltıda kokoreç yediysen hayatında bir şeylerin değişmesi gerek.

* ak akk

* girl with dragon tattoo'nun fincher halini izledim. öbürünü uyurken dinlemiştim. sağlam filmmiş. hayvanlar gibi uykum vardı, uyumadım. izlerken uyuyakalıp, 2 gün sonra "çok güzel filmmiş olm" diye mesaj atan, alkol bağımlısı, kilo sorunu olan, yanlış kızları seven, sakalı çıkmayan arkadaşım mutu'yu da kutluyorum asdasdasd. üstüne bi de project x'i izledim, o da fena diilmiş güldüm tek başıma.

* mezuniyetler, düğünler, cenazeler, aldatmalar, boşanmalar.

* hangimiz bir spor oyununda fatigue'i yazıldığı gibi okumadık ki çocukken.

* tom hardy vs. ryan gosling. hadi bakalım.

* türkiye'de sadece 4 kişinin bildiği gruplar. konsere gelseler de tanışsam. hipsta life 4eva.




posted under | 2 Comments

görünmez canavarlar


“Fotoğrafçı bağırırdı:
Bana şehvet ver bebek!
Flaş.
Bana muziplik ver!
Flaş.
Bana tarafsız varoluşçu can sıkıntısı ver.
Flaş.
Bana başa çıkma mekanizması olarak başıboş entelektüalizm ver.
Flaş.”



Bana utanç ver.
Flaş.
Bana acıma ver bebek!
Flaş.
Uyuşturucu bağımlısı değilmişsin gibi!
Flaş.
Aşk nedir bilirmişsin gibi!
Flaş.
Bana rüyalarını ver.
Flaş.
Bana kaybolan yıllarını ver.
Flaş.
Bana sevdiğin kızla konuşurken karnında uçan kelebeklerin kanatlarını ver.
Flaş.
Ayaklarının altına çivi dokunmuş gibi.
Flaş.
Yağmuru içerden izlemeyi ver.
Flaş.
Bana inkar etmeyi ver.
Flaş.
Bana çaresizlik ver.
Flaş.
Bana gözyaşı ver. Yalandan olsun.
Flaş.
Bana kaybetmeyi ver.
Flaş.
Bana gelecek korkusu ver.
Flaş.
Çok güzel!
Flaş.
Bana geçmiş korkusu ver.
Flaş.
Bana yol yorgunluğu ver.
Flaş.
Bana elini ver.
Flaş.
Kendin ol. Bana doğallık ver.
Flaş.
Uyu benim için.
Flaş.
“Bana bir şans ver.”
Flaş.
“Bana şu boktan dünyada aynen göründüğü gibi olan tek bir şey ver.”

posted under | 1 Comments

new woody allen trailer




posted under | 7 Comments

smirk

* "en güzel uyku beklenmedik olandır." - komutan

* senenin belirli zamanları güneş battığı için ışığı açarken, bazı zamanlar güneş doğduğu için ışığı kapıyorum. ikincisi kapitalist dünyada lüks sayılır. "laissez-faire, ciquére-lairre"

* yoklamada burda yerine mevcut dediğim gün, içimdeki hipster varlığını belli etmişti değil mi?

* here yerine present da denir.

* submarine'i kafam iyi, keyfim yerinde izledim, çok güzel filmdi.

* hakan şükür o golü bilerek attı beyler.

* efes zaten bok gibiydi, bi de şişenin tasarımını değiştirmiş gerizekalılar, iyice bok olmuş.



* taken 2 benim için çekilmiş gibi. dkr'nin de nokia fragmanı çıktı izleyin kendiniz.

* lebron james ve christiano ronaldo'yu seviyorum ben. chelsea'yi, city'i sevmiyorum. italya'nın 3'lü defansını seviyorum, de rossi'ye aşığım. ispanya'nın pasları sevmiyorum.

* japon yapıştırıcısından biraz korkuyorum. commitment sorunları. istemediğim bir objeye bağlanmak istemiyorum. mikrofonlu kulaklığımı tamir edemedim bu yüzden. şimdi girişicem.

* bu danger mouse & danielle luppi albümü başarılı baya.

* metronomy canlı baymaz mı lan? kariyer planlarımı konserlere göre yapıyorum. sonum hayrolsun.

* istanbul'un indie müziğe beklenmeyen bir ilgisi var. blonds diye bi grup keşfettim ya geçen. facebook sayfalarında 6 yorum vardı, ikisi türk. değişik. sosyolojik bir araştırma konusu olurdu bu. neyse ki mezunum artık.



* galatasaray yönetiminin sıçışlarından bahsedecek mi kimse? oktay mahmuti'nin gidişi, amrabat'a gereksiz ilgimiz, fatih terim'in bjk kullansın stadımızı açıklaması (sarkastik sandım bunu) en önemlisi kimseye haber vermeden ultraslan'a tahsis edilen kombineler ve taraftara bağıran güvenlik hayvanı. yaşasın adnan öztürk.

* song pop harika oyun. ders ücreti bedava. username: komutan


* sting şarkı sözlerini kendi yazıyorsa helal olsun. evinin arka odalarında köle gibi çalıştırdığı bir yazar tuttuysa, sözlerdeki gizli mesajı bulamadık hocam. daha belirgin yolla.

* blog'un en altında radyom var artık. saati falan yok. uslu durursanız sesimi bile duyabilirsiniz. şans meselesi.

* alkol şişede durduğu gibi dursaydı kimse içmezdi ki amk. geçen alkol niye var diye düşündüm. çok şey geldi aklıma, hiç birini hatırlamıyorum.

* mal sahibi, mülk sahibi
   hani bunun ilk sahibi.
   mal da yalan mülk de yalan
   var biraz da sen oyalan.

* çünkü o seni beklerken, sen orada olmazsın. orada olduğundaysa, artık seni beklemiyordur.

* öptüm baay

posted under | 4 Comments

duckling


posted under | 3 Comments

glimpse

* merhaba blog.


* hepimiz bi kere de olsa severek maroon 5 dinledik di mi? piç ünlü oldu şimdi. belliydi.

* tom hiddlestone ve michael fassbender da çok pompalanıyo hollywood tarafından.

* glimpse ne güzel kelime. tam türkçesi de yok.

* ah telefonumda kayıtlı taksi plakaları.

* de facto ne güzel programdı. garo mafyan'ı müzisyen olarak biliyorum asdasd. bahar hoca mı giriyodu acaba coğrafyaya. 


* tom hanks'le garo mafyan. şaka maka between two ferns'ün babası bu program.

* uçakta domates suyu içmek gibi bi fenomen var, çok acayip. ekşi sözlükte yeterince irdelenmiş. bakınız.

* yabancılar da uçak durunca hemen ayaklanıyolar mı?

* yabancılar da uçağa ilk binmek için 20 dakika ayakta bekliyolar mı?


* olm hesabın geldiği deri şeyin adı sümenmiş, aylar önce unutmuştum bunu çok rahatladım. 

* * iş hayatının en zor kısmı e-postalara subject bulmak. o kadar şey yazıyosun, tek kelimede özetlemen lazım. maili 1 dakikada yazıyosam, subject bulmak 10 dakika sürüyo.

* levent çimdik mantı yüksekçe tavsiye olunur. "fazla para harcamak istemiyorsanız ve kız arkadasiniza "bak seni süper bi mantıcıya goturucem kesin bilmiyosundur" diyip hem merak uyandırmak hemde olayi çok ucuza kapatmak için guzel bir yol.." ve de radiohead çalıyo.


* bütün güzel edebiyat eserlerinin, şarkı sözlerinin arkasında bir ayrılık yok mu? bunlar ayrılmasa mesela don't speak olmayacakmış. napardık lisede!?




* ah işaret parmağımın ikinci boğumundaki yanağın

* cazsever okuyucalarım bu adamı bilmiyorlarsa bilsinler.

* ben mi çok hızlı konuşuyorum yoksa lucky strike ve lark çok mu benziyo birbirine. sırf lucky diyecek özgüven de yok bende, içince ve ceket giyerken yapabiliyorum sadece. bot da olur. yaz geldi fena oldum o yüzden, bi dövme falan mı yaptırsam.


* blonds da iyi grup, indie-pop falan seviyosan dinle.

* yazasım yok benim. çok yazmışım gibi gözüksün diye bol vidyo koydum. mustafa keser. hoşçakalın. madman'li başlık bulmaktan sıkıldım. sevdiğim kelimelerden koycam artık.

* komtan out.

bu klipte şiddet, kan falan var boğalar "skib bıraktı"yor.

posted under | 11 Comments

watch dogs

eskiden e3'ü 1 ay sonra dergiden okurduk, şimdi canlı izliyoruz. sıkıcı bi şeymiş aslında. fakat şu aşağıda izleyeceğin oyun muazzam olmuş. en azından video muazzam yani. oynanış falan, optimizasyon falan önemli şeyler.

posted under | 0 Comments

posted under | 2 Comments

madmaneater

* geçen bodrum'da yürüyorum -hehe- ilkokul çıkışına denk geldim. bi çocuğun bisikletinin zinciri atmış, uğraşıyo yapamıyo. bi anda çocukken zincirimin attığı bütün sahneler gözümün önünden geçti. ne sinir olaydır. kendim yapamazdım adada, iskeleye iner bisikletçiye yaptırırdım kimseyi bulamazsam. kirli iştir çünkü, eller batar. yokuşludur da ada, kolay değil. ondan hiç bi şey demeden taktım çocuğun zincirini. ellerim yağ oldu ama değdi.

* coldplay istediği kadar mainstream olsun. canlı izlemeden ölünmez. beraber büyüdük.

* pj harvey! bize çektirdiğin çileyi unutmadık. şarkın çaldığında üşenmeyip ipodu cebimden çıkarıp geçiyorum. bunu bilerek yaşa.

* sosyal hayatım bir süperkahramanınkine benziyor. gündüzleri çok farklı bir kimlikteyim.



* iki tür hediye var. birinde hediyeyi aldığın insanı paketi açarken görmek istersin. öbüründe çok uzakta olmak ötede olmak. duygular hangisinde daha yoğun karar veremedim.

* metrobüsün burhaniye durağında neler dönüyo arkadaş, kimin malı orası? garip garip antenler de var. bi gün inicem orda benden haber alamayacaksınız.

* bir atın düşmesi çok değişik bir an. en asil hayvan ve düştüğünde bütün asaletini kaybediyor saniyeler içinde. yine de olayın kendisi böyle bir haşmetli mi diyim artık. acayip işte.

* sırf lualua için pes6'da portsmouth'u seçtiğimi bilirim.

* ah sen gözlerini kaçırdığında benim yetindiğim beyaz kısım.

* o zaman muse'dan gelsin mi arkadaşlar?



* petar naumoski ne adamdı be. kime sorsan derki 29 saniye top sektirir, son saniye şak diye atar diyo.

* kim olursa olsun, uzun süre konuşmadığın biriyle konuşmakta bir gariplik olacak. aşılmayacak şey değil tabi.

* kızlar, "anlatmak istemiyorum"'u "yok bişiy"'e 100 defa tercih ederiz.

* olm ne garip meteorojik olaylar oluyor bi kaç gündür. ben bodrumdayken solar halo diye bi şey gördüm. güneşin etrafında gökkuşağından bir daire. sonra cuma günkü yağmur, hafta içi yine dolu, sonra bugün yağmur yokken gökkuşağı. acayip işler.

* 4 sene sonunda hdmi kablosunu tanrı kabul etmeye yaklaştım. bu konuda diyeceklerim var. hdmi kablosu almak önemli bir olay arkadaşlar, öyle teknosa'ya girip ilk gördüğünü alamazsın. harry potter'ın sorting hat'i gibi bi şey bu. hayatın boyunca bu kararı sırtında taşıyacaksın. o yüzden mesela kural şu; hdmi almaya çıktığın gün hdmi alamazsın. bu kadar basit. eve gidip uyuman, rüyalar görmen, öyle karar vermen lazım. teşekkürler. iyi geceler.

* ulan mayıs ayı körfez'e gelmişiz, oldies gecesi yapcakları tuttu. fena da olmadı aslında.




posted under | 1 Comments

i put a spell on you





* deseler ki birini seçmek zorundasın, intihar ederdim.

* bu şarkıyı söyleme sırası irem cana berkel'de sanırım. kendisinin blogu okuduğu yanılsaması içindeyim. leo dicaprio gibi kendi dünyamı oluşturdum öyle.

* istanbul ulaşım sisteminde müthiş bir mahremiyet(privacy) sorunu var. zengin okuyucularım için söylüyorum, akbil ve istanbulkart'ı okuyan alet aktarma yapınca farklı bir ses çıkarıyor. ben paylaşmak istemiyorum bu bilgiyi etrafımdaki insanlarla. özel hayatım. düşünsene, belki avrupa yakasında buluştuğum kıza yalan söyledim, kadıköyde başka kızlaydım. ve aletin çıkardığı sesten karşıdan geldiğimi anladı. kim vercek bana bunun hesabını?


* herhangi birinize şarkı yolladığımda ben

* bu formatı da tuttum, itirazı olan varsa şimdi söylesin.

* bir büyüğümüz diyo ki "bir gün doğru olanla kolay olan arasında bir seçim yapman gerekecek."

* american psycho'nun filmi kitabından daha güzel. 

* ah o kırmızu dudaklarına akan siyah gözyaşların.

* rules of attraction'un filmi kitabından daha kötü.

* amerikanların yeni olayı güzel konuları alıp içine sıçmak. 

* vapur bütün duyguları 5'le çarpıyor. sorumlu kullanınız.

* konserler geliyoo. çimlerde hacky sack oynamak istiyorum.

* engin baytar'a olan sevgim bilinsin istiyorum. futbolcu kendisi.

* çok boş oldu bu post. kötü bir himym bölümü gibi. community'nin ikinci sezon duraksaması gibi. kid a gibi. zincirlikuyu aktarması gibi. şişhane metro durağı gibi. hacıosman yokuşunu çıkan minibüs gibi. yağmurda dolmuş sırası beklemek gibi. buharlı otobüs camı gibi. metrobüsün arkasında le harfi şeklindeki koltukların köşesinde oturmak gibi, yeni lise servisinde uyurken kafanı koycak yer olmaması gibi. humbug gibi. buz gibi soğukta ulusoy molası gibi (bunu seviyorum gerçi). mezunlar buluşmasında alakan olmayan adamla muabbetin uzaması gibi. baba'ya godfather zil sesi atamak gibi. maçın ortasında şarjı biten ps3 kolu gibi. içinde başka film olup arkadaş evine götürülmüş dvd kutusu gibi. uykunun en derin yerinde arayan eski sevgili gibi. konserde ya da maçta önünde bayrak sallayan adam gibi. bütün konser tek şarkıda görevi olan kemancı gibi. dondurması bitmiş tatlı gibi. büyümek gibi. bi tane ortak noktan olmayan ev arkadaşı gibi. arkadaş olmak isteyen torbacı gibi. damsız almayan badigard gibi. sigara içilen dumanaltı bar gibi. ilkokulda ispiyonlanmak gibi. pokerde 2 8, 21'de 16 gibi. avrupa şampiyonu yunanistan gibi. reddedilmek gibi.

* why live in the world when you can live in your head?

* 15 temmuz


* bütün şarkıyı koymuşlar sonunda

posted under | 2 Comments

selfish madman

* bi şeyi de güzel yanlış anlasam. illa bi pot kırcam. bugün asansöre binerken önümde bi adam kör bir kadına eşlik ediyordu. kadını bindirdi, bana döndü ve "sağır mıyız?" dedi. meğer engelli vatandaşlara yardım eden bir memurmuş adam. ne saçma di mi? niye benim de engelli olduğumu düşündü ki? bu nasıl bir özgüvendi? bizim apartmandaki herkes engelli olacak diye bir şey mi vardı? hak ettiğini bulmalıydı bu cüretsiz. "yoo?" dedim, en kabadayı modumda. adam somurttu, düşünceli bir biçimde kapıyı kapadı. anlam veremedim. düşündüm. meğer "sığar mıyız?" demiş. amk.

* ah ensemde bileklerinden birleştirdiğin ellerindeki sigaranın gözlerimi yakan dumanı

* bir bencillik zinciri var. adamın biri bencilliği keşfetmiş bi gün. o güne kadar herkes paylaşıyomuş her şeyi. lidyalıdır zaten bu piç. sonra gitmiş bi kızı üzmüş. kız ona balık getiren çocuğu üzmüş. balık getiren çocuk solucanları toplayan kızı üzmüş ve dünya bencil bir yer olmuş. giderek de daha bencilleşiyor. birilerinin fedakarlık yapması lazım.

* standart jargona geri dönüyor. amir yeniden doğuyor. çay oldu hakkında da çalışmalarım sürmekte.

* bana bir kaç şarkı söyleyin 2 gündür aynı şarkıyı dinliyorum.

* eveet ve geldik tyson beckford'a. birçoğunuz farkında değilsiniz ama kendisi dünyanın en iyi aktörü.

50 cent ve nate dogg'un bu klibinde hapisteki piç gangsta rolünde



ve işte burda yeteneğinin en güzide örneklerinden birini görüyoruz. gangsta'dan romantik caring zenciye dönüşüyor. ya da tam tersi tabi toni braxton daha önceydi heralde. her şekilde zor iş. (dikkat şarkı ağlatır, toni braxton çünkü)



sonra paris sokakların motorsikletiyle, arkasında britney terör estiriyor. (1:30)



sevgili galatasaray'lılar! senelerdir uefa kliplerinizde go west'i dinlediniz ama biliyor muydunuz klibinde tyson oynuyor. bulamadım ama nerde.

daha da istiyosan ben bi linkim.

*öptümbay.

http://whatshouldwecallme.tumblr.com/ da başarılı baya

posted under | 1 Comments

combat baby comeback baby

[buralar spor kızlar, bitince bi parantez daha olcak, pembe yapcam onu dikkatinizi çeker hem de seksist olur]

* ne spor bi hafta sonu oldu. derbinin ikinci yarısı kafam ayılınca stresli geçti baya benim için. city, olympiakos acayip işler baya. agnostikliğimi koruyorum ama spor tanrısı olma ihtimaline daha sıcak bakıyorum. nasıl maç olm onlar. en yaklaştığım an, hasan kabze'nin golleri heralde.

* blog başladığında neredeyse sırf futbol yazardım ben. rijkaard gittiğinden beri giderek azaldı ve artık bitti gibi. içine ettiler. city yerine galatasaray uzatmada 2 gol atıp şampiyon olsaydı, rakip şike yapmış olurdu, yatmış olurdu. kazbe'nin golleri yüzünden gitmedi mi cordoba?

* futbol türkiye'dir. neden akp her seçimde süpürüyor ortalığı? illa futbol olmasa da olur herhangi bir bedava bilet dağıtılan organizasyona gidin görün. hayatımız bostancı, sarıyer, karaköy üçgeninde geçtiği için nerede yaşadığımızı unutuyoruz bazen. eğitim ve medeniyet olarak çok geriyiz avrupa'dan. bize tel örgü lazım, biber gazı lazım, cop lazım. polisimize dayak lazım, işkence lazım, taciz lazım. 

* ulan kendi takımının kutlamasına gelmişsin itin oğlu! kupayla tur atacak oyuncular, alkışlayacaz gidicekler zaten. uğur çok güzel özetlemiş -tanımadığım adamlara isimleriyle hitap etmeye bayılırım.- "Galatasaraylı olmakla gerizekalı olmak farklı şeyler... IQ'nuz saha içi fotonuzun aldığı like, mention ve RT kadar..." 

* ben zaten artık umutlu değilim, arkadaşlarımın hatrına gidiyorum maçlara da harbiden ülkenin büyük çoğunluğu gerizekalı ya. çok geride insanlar. 

* $bilet satıp kapıları açık tutan yönetimi ayrıca tebrik ediyorum.$ Sportif başarı yönetimin başarısızlıklarını iyi saklıyor. demirören'e atar yapmak, başbakan'a yağ çekmek değil takım yönetmek. adnan öztürk ondan pasif kalsın istiyorum, gerektiğinde devreye girsin ünal aysal'ın popülistliğinin çoştuğu noktalarda taraftarın sözcüsü olsun. fener'i alkışlamam desin.

* fenerbahçe'nin kupa töreni rezilliği de ayrı paragrafı hak ediyor. babam beni galatasaraylı yapmasa yine de ya gs'li ya bjk'li olurdum boşuna demiyorum. türk futbolunu düzeltmek için en çok sizin çabalamanız gerekirken, daha çok geriyorsunuz ortamı.

* polisle çıkan olaylar gerçekten polise tepkiyse diyecek bir şey yok. yenilgiyi sindiremeyip yaptıysanız bunları allah belanızı versin. her kafadan bi ses çıkıyo, şuraya biber gazı attılar şunu yaptılar, sahada yerdeki adama tekme attılar. haklısınız türk polisi çirkindir, acımasızdır. ama sahada napıyo lan adam? bizim takımı alkışlamaya mı indiler?

* denyo insan her takımın taraftarında var.

* totem yapıp maçı izlemeyen iki elemana da ayrıca helal olsun. manyak mısınız olm.


* şarkı repeat. am meme göt. kızlar okumuyo burayı.

[spor bitti kızlar, şimdi sadece moda konuşcaz]



* ülkemde pf flyers'ın sadece alışveriş sitesi kampanyalarında satılması en büyük moda derdim.

* bi de komikli tşirtlerimi beğenmeyenler oluyo. ona da bozuluyorum. çok çocuksuymuş. büyü artıkmış. geçiniz. gelip bir bakışta okuyolar. sağolsunlar.

* moda bitti. daha 1 sene moda yok. converse alcam bi de sanırım pf bulamayınca. iyice çocuksu. mutumda da var. çete gibi gezeriz. rumble fish style.

* mutu dünyanın en iyi wingman'i. geçen bi takıldım kötü wingmensin diye ama aslında kendim yetersiz kalmıştım. zira hedeflerim büyüktü. ahh victoria smith ahh kalbimi de götürdün ingiltere'ye =(  yoksa hem kalbi hem taşakları altından yapılma bi adam mutu. dünyanın en kötü wingman'i kendini biliyo. uzaklaşmak istediğim kız varsa ona getiriyorum artık.
* 4 sene oturduğum evde şu an başka biri yaşıyo. acayip.

* köpekten korkan erkek kadar çirkin bi şey yok. ulan insanın biraz gururu olur, iki tane kız var yanında 
hıyar. istersen pitbull olsun yani. öyle bi durumda altıma işerim, üstüne köpek gelir beni ısırır yine korkumu belli etmem.

* big pink sevdiysen 4ad sesssion big pink yazıver google'a. 4ad'den kimi sevdiysen yap bunu. ah victoria aah
* çocuğum günlük hayatta krampon giymek isterse kendimi kesicem. her şeye karışan ailem buna niye karışmamış lan zamanında. ayak sağlığı, ortopedi falan da önemli işler. bak şimdi yamuk yumuk ayaklarım. oldu mu?

* bazen ayağımın alçıda olduğu günler aklıma geliyo. mutlu oluyorum. 

* aşık olmanın aşka düşmek olarak kullanıldığı dillerde aşık olmalı insan. (tuna kiremitçi kaçtı)
* türklemek diye bi şey var. turk'd ingilizcesi. mutu'dan duydum ilk defa. mesela böyle yabancıların hesabını ödüyosun, you just got turk'd diyosun sonra. çok zevkli. tavsiye ederim. 

* biricik aşkım irem cana berkel'in kurumsallığını bırakmasını sağladım sonunda =) şimdi ailelerimiz tanışırsa tamamdır. yalnız mal gibi kız arkadaşım falan var demişim niyeyse. kafama sıçıym. umarım blogumu okuyodur. blogu okuyorsa öğrenir zaten şarkılarda sesi kısıp o konuşunca açtığımı.

ve sonunda...drumroll......







posted under | 6 Comments

man of simple pleasures



ah şarap içtiğinde o nefesindeki vanilya kokusu

posted under | 0 Comments

madman: arkham diaries

* ben kusmam, yediklerimi gözden geçiririm.

* bir insanı utanırken görmediysen, gerçekten tanımıyorsundur. utanç ama embarrasment olan, shame değil. türkçenin yetersiz kaldığı anlar. arada oluyo.

* dkr'nin (dark knight rises) fragmanının avengers ile aynı hafta çıkması ilginç.

* empati en değerli değer.

* radio moscow güzel grup.



* çok konser var, param kalmadı.

* banu ve asemin'e selamlar.

* hiç yazasım yokmuş benim aslında.

* derrick rose'a çok üzüldüm amk.

* kafaüstü kulaklık vs güneşli gözlüğü en büyük tercihsizliğim olsa.

* yeni tanıştığım insanların ismini iyi hatırlarım diyen birisi var mı?

* community dünyanın en iyi dizisi x sonsuz

* phoenix de gelsin one love'a



* evleneceğim insanın fantasy shag'i alex turner olsun.

* şaka maka pulp geliyo lan. metronomy'e de aldım biletimi. benle tanışmak isteyen hayranlarıma duyurulur.

* laptopum paper dolu, silmeye kıyamıyorum o kadar emek vermişim. bi de 18. sone çevirim vardı derste yaptığım, onu kaybettiğimi fark edince de çok sinirlenmiştim. hece ölçüsü falan vardı.

* youtube'un evde yaptığım aramayı ofiste hatırlaması korkunç değil mi?

* gençler ben son lasertag yaptığımızda çok eğlendiydim. bi daha yapalım. karting falan da olur. o tarz bi şey istiyorum.


* neyse ben yazmak isteyince geri geleyim. beni bekleyin anacııım. sanki yedim.

* ha bi de elder scrolls online hiç hoş bir fikir değil sevgili bethesda. hayatımız var, sorumluluklarımız var.

* ey gidi günler




posted under | 2 Comments

dark knight rises



*vay amk vay amk. hype hype hype. avusturalya'da 8 gün önce vizyona giriyo. tekneden yazıyorum, iltica ediyoruz.

*batmobili uçurtmuşlar olm!

*anne hattaway olmamış yalnız, ne sesi ne kendisi. marion bile daha yakışırmış bakalım ama. gemma artenton, olmadı kate mara varken bi de. kesin nolan'ın değil stüdyonun kararı.

*this isn't a car da benden arak dikkat ettiyseniz. laçka durmuş.

* tom hardy reyiz. istediği zaman telefonumu kullanabilir.

posted under | 8 Comments

jack white & gary oldman




posted under | 1 Comments

PULP

başka bi şey isteseymişim demiycem iyi ki bunu istemişim. alttaki posttan.one love'ı bile tutturdum olm çimen de var. yesss.

"* pulp ve kills'i canlı izlemek istiyorum. ve de istanbul'da olsun istiyorum. one love'a gelsinler istiyorum. parkorman da olur. çimen olcak yani"

posted under | 2 Comments

20

* beni benden alırsan, seni sana bırakmam.

* cam açık oturmaya başladım ben. aycan'ın da şortla dışarı çıkmış olması gerek şu aralar. yaz geldi.

* telefonu hala tamir ettirmedim. utanç duygumu kaybettim her yerde hoparlörden konuşarak.

* dolmuşçularla telepatik ilişki kurabiliyorum artık. geçen gün sırf bakışarak "abi sağ şerit tıkalı ben orta şeride geliyim uygunsa" dedim. göz kırparak onayladı abi.


* bağımlıların rationalizationları çok acayip. çok yaratıcı şeyler buluyolar. örnek vermiyorum. bu arada karar verdim hepimiz internet bağımlısıyız.

* sanırım hiç bir kız saçından memnun değil. benimki çok düz, benimki çok kıvırçık, çok küt. bir kıskançlık var devamlı. bizde öyle değil, kötüyse kötü güzelse güzel diyoruz. genelde. sarhoşken her şey güzel.

* dün akşam çılgınlık ayarlama konusunda zirve yaptım. elimde arkadaş grubumuzun en bomba videolarından biri var. buraya koyamıyorum, istek üzerine izletirim. ölmüşüm gülmekten. sonlara doğru acayip bir durum var yalnız, tecavüze teğet geçmişiz sanki. işte tam orda çılgınlığı ayarladım ve ortamdan uzaklaştım.

* sesim ne kadar garip lan benim.



* ölümüm mutu'yla girdiğim bi iddiadan olacak.

* open marriage üzerinde ciddi düşünülmesi gerek bir konu. daha yaygın olsa, dünya çok daha huzurlu bir yer olurdu gibi.

* trafikte çok acayip bir şey var çoğumuzun yaptığı. hatalı bir şey yapan sürücülere 'bakarak' tepki veriyoruz. çok acayip. ben bi aralar başparmağımı aşağa tutuyodum, zevkliydi yeniden başladım.

* bir değil iki değil, çok iğrenç erkek hareketleri duyuyorum. üzmeyin olm kızları. alırım hepinizi.



* bir yandan da iyi yapıyorsunuz aslında, melek gibi gözüküyor benim gibiler. bilemedim.

* fact: ortalama olarak erkekler kızlardan daha düşüncesiz. lakin uç örneklerde kızlar var. istatistik dersinden hatırladığım kadarıyla kızların median'ı daha yukarda yani.

* içince bloga yazmak için çok derin, anlamlı, romantik, radikal, sıradışı şeyler not alıyorum ama ayık kafayla kendime yakıştıramıyorum. toplumun erkeğe yüklediği gurur engelliyor beni genelde. böyle şeyler için ayrı bir blog açabilirim. kapalı grup. bakalım.

* pulp ve kills'i canlı izlemek istiyorum. ve de istanbul'da olsun istiyorum. one love'a gelsinler istiyorum. parkorman da olur. çimen olcak yani.



* alison'un aslında o kadar güzel olmadığına karar verdim ve bu onu sadece daha çekici yapıyor.

* bir şeyin, onu istemeyi bırakınca gerçekleşmesi kuralı, erkeklerin de duyguları olduğunu hiçe sayarak, işlemeye devam ediyor.

* kitap önerilerinize açığım dedim mi değerli entel okuyucularım?

* yeşil erik çıktı ama daha tam olmamış. patience my dear watson.



futbol

* ne acayip bi maç oldu lan. 1-1'ken saldırmaya devam eden fatih terim'i saatlerce tartışmak istiyorum. konu hakkında aycan ne düşünüyorsa tam tersini düşüncem.

* nası koydu stoch? yazık ediyosun aykut şu adama.

* arda'yı da gülerken görünce mutlu oldum.

posted under | 14 Comments

madman returns

* merhaba blog. oldu baya. nasılsınız? evlenen, intihar eden var mı ben yazmayalı?

* ben çok çılgın iki haftasonu geçirdim lan. hiç yaşıma göre davranmıyorum. büyümem lazım biraz.

* american reunion'ı izledim. güldük eğlendik ama duygulandım da baya. yaşlanıyoruz.

* dudağımdaki sivilceye isim sorcaktım size. yazmaya fırsatım olmayınca kendim koydum. tarık akan.

* sex drive isimli gençlik filmdeki seth green'i izlediğimden beri mütevazi olamıyorum. ekstra bir efor sarf 
etmem gerekiyor. artık iyilik yapmamı istemiyor insanlar, sırf sonrasında övüneceğimi bildiklerinden.




* bir de böyle iyi bir şey yapıp kendine saklama asilliği var. onu da bıraktım. büyük yük kalktı üstümden. iyilik yaparsam bilinecek. 

* zaten bakıyorum çevremdekilere, genelde iki türlü eğilim var. bir grup "artık bencil olcam ben, biraz da diğerleri üzülsün" diyor. bir de "insanları çok üzdüm, şimdi üzülme sırası bende" diyenler var. değişiyoruz.

* arkadaşının telefonundan hoşlandığı kızla mesajlaşmak ne kadar zevklidir. kaybedecek bir şeyin yok ama gelen cevapta gülücük olursa sen de mutlu oluyorsun. asdaasd "gülücüğe odaklan"

* moves like jagger çalan fiyat reklamındaki kız ne kadar tatlı dans ediyor. oyuncağı çıksın böyle servislerde olan, kafasını sallayan hayvanlar gibi. 

* sırf benim kafam güzel diye en olmayacak şeyler oluyor. ayıkken şaşıracağım tesadüfler ben tribe girmeye müsaitken başıma geliyor. acayip. mesela zaman yolculuğu konseptli amsterdam gezisinde gördüğümüz back to the future sticker'ı.

"hassiktir!"

* 2 haftada alper canıgüz'ün 3 kitabını okudum. fazla hazır-cevap oldum. karşımdakinin hislerini düşünmeden akıllıca bir cevabım varsa patlatıyorum. sonra özür diliyorum.

* cheesy romantik-komik şeylere zaafım var. ondan seviyorum bu afili filintalar tayfasını. tam edebiyat denmez aslında. ama ne biliym dan brown falan okuyacağına yazın, bunları okuyabilirsin bence. bi de bana kitap da önerebilirsiniz lütfen.

* çocukken çevik bir'i ordu sanardım. çevik bir, çevik iki, çevik üç diye ordularımız var diye güvende hissederdim kendimi. bi tane komutanmış amk. ben de komutanım etti mi iki? 

* bunu yazdım galiba ama emin değilim. yeni olayım, doğruyu sarkastik söylerek yalan söylemek. meselaa; "evet, sırf 20 dakika daha bilgisayar oynıycam diye geç kaldım!". her seferinde işe yarıyor.

* kanyon mcdonalds'ın komisi, eğer yalnız yemek yiyorsanız yanınıza gelip sizle konuşmaya çalışacaktır. asla o kadar sıkılmış olamazsınız. ilginç biri değil zaten. cevap vermeyin. yemeğe odaklanın.

* muslera, eboue, egemen, ufjalusi, ziegler, selçuk inan, manuel fernandes (ortasahada tek adres), stoch, grosicki, alex, burak.

* koku, en acı hatıra tetikleyicisi.

* neden bütün mahalle berberlerinde gereğinden fazla koltuk var. ilerde bir gün işler büyürse yapamayız şimdiden yaptıralım mantığı mı. masraf lan boş yere. ülkedeki bütün boş berber koltuklarına harcanan parayı eğitime harcasaydık çok farklı yerlerde olurduk.

* vapurda içeri oturmam. bi tek grup halindeysek ve kimseyi ikna edemezsem içerde otururum. ama çıkar biri hep. içerde mikrop kapacağıma, dışarda üşütürüm.

* hard rock tshirt kardeşliği diye bi şey var. iki hard rock tşörtlü insan karşılaşırsa uyulması gereken kurallar var ama herkese açıklamıyoruz.

* amerikan berberlerinde de işkence aletleri var mı? çakmak, ip, ağda falan çıkarıyolar mı bi anda? türk erkeğinin berberde yaşadığı travmaların sosyolojik etkileri incelenmeli.

* "+öne mi oturdun -arkaya oturmak istedim ama evsiz çocuk oturmak istedi." komutandan yine müthiş bir çılgınlık ayarlaması. kokoreçci murat abinin arabası, ben yokum ama çılgınlığı tarttım ve arkadaşımı bıraktım. 

* eksen'den 4. davetiyemi kazandım. artık konser programı yapmıyorum, davetiye kazanırsam gidiyorum.

* bence adsız'ın kimliğini açıklamasının vakti geldi? kimsin adsız? gerçek misin? 




posted under | 5 Comments

first of my kind



aycan da 'müzik' dinliyomuş arada.

posted under | 0 Comments

i have a blog


posted under | 8 Comments

i speak fluent in movie gifs

in bruges. en iyi film.

posted under | 0 Comments

madman: istanbul chronicles

* her gün dışarı çıkınca daha bi samimi oluyorum istanbul'la. öyle olunca da karşılık veriyo gibi bana. 1815 veya 1845 mesela, tam gün batımına denk geliyor, muhteşem oluyor. gidiş neyse de dönüşte metrobüse binmem bi daha. geçen tam böyle güneşe karşı oturmuşum, iki gitarcı eleman geldi oturdu yanıma, bir şarkı çalıp para topladılar. 20 lira falan toplamışlardır net, ama adamlar samimiydi çalmaya da devam ettiler. istanbul'a özgü bir an oldu. bi de artık her yerde olduğu gibi vapurda da sigara içince kimsenin siklediği yok. alt kat en arkada gayet içiliyor.



* sonracığma, alper canıgüz'ün gizliajans'ını yeni okumaya başladım. baya iyi.

* "işte havayi fişeği icat eden çinli'ye esin kaynağı oluşturan duyguyu keşfedişim tam o ana denk geliyordu."

* mehmet ali birand neyin kafasında arkadaş? dünyadan istediğin kişiyle takılabilirsin desen cevabım net. piç kurusu ya.

* ne hayatlar var amk

* sırf gözünü siyaha boyadığı için kendini güzel sanan kızlar var. en tehlikesi değil ama dikkat etmek gerek. bu blog erkek odaklıdır. önce erkekler gelir burda.

* hipsterlık zor iş aslında. arada hipster işler yapınca anlıyorum. öyle uzaktan küçümsemeyin adamları, müthiş bir iradeleri var. birleşseler çok tehlikeli olabilirler. neyse ki yapı itibariyle kolektif değiller. dünya çok farklı bir yer olurdu.

* atatürk açık bir şekilde gay olsaydı da türkiye çok farklı bir yer olurdu gibime geliyor.

* kalabalık herhangi bir odaya girip, "troool! troool in the dungeon!" diye bağırıp yere düşmeniz, sizi ömür boyu en iyi arkadaşım ilan etmem için yeterli.

* sinemaya gidelim lan. seneler oldu.

* sene 2012, hala facebook'ta l'ye basanlar var hq.

* heyecanlı insanları sevmiyorum. biliyorum kendim fazla rahatım ama yani bi sakin ol. sakin olsan işini halledeceksin, heyecanlanmana gerek kalmayacak. beni geriyorsun bi de üstüne. 2003'den beri heyecanlanmadım ben, afallıyorum böyle olunca.

* 100 lira verip morrissey'i oturarak izlemem. morrissey'e duyduğum saygının bir kısmı, isminin kolay yazılmasından gelir. iki r iki s.

* bugün eksen'den 3. davetiyemi kazandım. nervana the nirvana tribute band. bu sefer kendim gidicem sanırım.

* şarkılar var, ilk dinlediğimden 2 sene sonra seviyorum.

posted under | 2 Comments

madman

* merhaba blog


* popüler kültürle başlayalım. awake gördüğüm en potansiyelli dizi. hikayenin çıkış noktası çok sağlam. daha 3 bölüm izledim, net bir kanım yok henüz ama pilot baya başarılıydı. 2-3 güne kesin izle ya da boş ver diyebilirim. bekleyin anacım.

* intouchables sözlükte çok tutulmuş. imdb'nin 8.4'ü fazla ama yine de iyi film. birbiriyle zıt iki karakterin uyumu falan. ne le dis a personne'da acısını paylaştığımız françois cluzet var. bir de komik zenci var. izlenir. masaüstündeki post-it'de dursun.

* cem yılmaz komik adam.


* her insan arada çıplak ayakla çimende yürümeli. toprak da olur. bu haftaki ödeviniz bu. bedava terapi. havalar iyice ısınsa da caddebostan'a çıksak.

* ciddi bir şekilde tünaydın diyen insanlara kanım ısınmaz. tünaydın esprili bir şekilde denir, illa dencekse. "hehe saat de 2 olmuş, günaydın değil tünaydın artık." böyle de kötü gerçi. çok sinir bozucu. sadece öğretmenler tünaydın desin.

* dünyanın en basit şarkısına taktım şu hafta. time changes diye gezdim.


* sigara acayip bir sosyal lubrikant. haha inceburunda bi kız vardı yabancı, 2 saat nasıl konuşsak diye düşünmüştük sonra sigara içer misin gibi rezalet bir açılış yapmıştık hatırladınız mı lan? esma'ydı kızın adı. hafızamdan korkuyorum.

* bodrum'u özledim baya x10

* evleneceğim insan, hafta içi 1830'da, zincirlikuyu durağında, ilk metrobüs'te oturucak yer bulabilcek kadar  çevik ve sinsi, ama yarım saat ayakta gidebilecek kadar paylaşımcı ve güçlü olmalı.

* genoa'da topa basıp düşen esnaf tipli mal.

* kendi keşfim digits isimli eleman istanbul'a konsere geliyormuş. toplam 10k hayranı falan var. garip baya.


*
  • tim burton:hey guys i had an idea-
  • producers:oh god not again
  • tim burton:so we have some undead people
  • tim burton:who are creepy and shit
  • tim burton:and helena you know my wife helena she's in it of course
  • tim burton:and we call up johnny you know johnny depp to be in it
  • tim burton:what do you think?


* her gün yolda geçen toplam bi buçuk saat kitap okuyabileceğim bir zaman aralığı demek. yeniden entelim gençler. kemik gözlük fiyatları ne alemde? analog fotoğraf makinamı alıp, bıyık da bırakıyorum. 

* play-off'lar saçma olsa da çok keyifli geçicek lan. fırat aydınus'a da ayrıca bravo. blogda baya futbol yazardım ben zamanında. artık böyle tek paragraf olması, türk futbolunun halini özetliyor değil mi? adasd. newcastle'ı tutuyorum bu sene. cabaye adamım, 4 numara tabi. forması da yok bende. keşke ingiltere'de okuyan bi arkadaşım olsaydı, gelirken getirseydi.

* ilkokul ne güzeldi, 1 nisan'da öğretmenlere şaka olsun diye derse girmezdik.

* şu aralar bir zombi istilası çok iyi gitmez mi?


* bi de red dead'de şu şarkı çaldığında ağlamaya yaklaşmıştım baya. çok çekti red. sağlam oyundu.

posted under | 13 Comments

madman strikes again

* hastalanma zamanlarım, mörfi kanunları kitabında örnekler kısmında yer alırsa okuyucular çok iyi anlarlar konuyu.

* draw something diye bi oyun çıktı, fena kitledi. cross platform oynanıyo mu bilmiyorum ama nickim komutan, ilk harfi büyük. android benimki, beklerim.

* araba park ederken sakız çiğneyen kızlara karşı zaafım var.

* sanırım cuma günü telefonuma "pro leg licker" yazmışım not olarak. sarhoştum hatırlamıyorum. bilen varsa aydınlatsın. mutu? nasıl bi muhabet döndüyse.

* she wants my dick, türkiye'de she wants my kidney şüphesine dönüşüyor biraz.

* kanyon'un devamlı bi yerleri değişiyor. erenköy çocuğuz olm biz, daha otoparkta ters dönmeye yeni alışmıştım şimdi merdivenler falan da değişmiş iyice, yukarı çıkılmıyo normal yerden. hiç çaktırmadan asansöre devam ettim. ona da son anda girdim, kızlar çok heycanlandı. like a boss dedim, 9gagci değillermiş.



* timber timbre, 29 mart. haydi.

* play-off sistemi, lise notları gibi. buçuktan falan tamamlanıyormuş. lisede bi de ikinci dönem 1 alırsan her türlü kalıyodun galiba. ilkokulda ya da. ondan ilk dönem matematiğe çalışmazdım ben, ikinci dönem 2 alır geçerdim.

* bugün ne kadar güzel bi gündü lan. hava güneşli, pazar, trafik yok, maç var. tek kötü şey cüneyt çakır'dı.
 bütün gün endorfin salgıladım. tabi yanımdaki insanın da etkisi var heralde. burda kalp yapabiliyor muyum ♥. lovely.


* ilaç jelatini yolmak için feda edebileceğim şeyler korkutucu.

* youtube mu yavaş, ttnet mi?

* community yüzünden cumalarım ayrı bir mutlu geçiyor.

* 10 points for gryffindor

* bi tank oyunu vardı çocukken. 90 tankmış ismi. en altta bi kartal vardı, onu korurken diğer tankları vururduk. babamla oynardık deli gibi. gameboy'daki pokemon. gta. pes 6. evet ilk 4 böyle.

* dilara gönder çoook güzel olmasa da twitter'dan güzel şarkılar paylaşmasıyla puan kazanıyor. bir sine büyüka değil ama. banu güven en çirkinleri ama şarkı söylebiliyor mesela. tuğba dural da en güzelleri bence ama bi olayı yok pek. karar veremeyip intihar ediyorum ok.

* burcu esmersoy çok mainstream, hiç bana göre değil orası kesin.



* travis'den en fazla 5 şarkı arka arkaya dinleyebilirim. bu şarkıyı söylemişti banu güven. asdad ikinci yoruma gel zaten.

* çim diğer tarafta hep daha yeşildir.

* fps'lerde reload hastalığım vardır. 30 mermi alan şarjörle 29 mermiyle gezmem.

* ezan okunurken ve bi mezarlığın yanından geçerken müziği kısarım. orucu rakıyla açarım.

* istikal'i çeken kameraların önünden geçerken, ben evdeysem arayın beni bi el sallayın. bakalım gerçek zamanlı mı?









hihi



posted under | 9 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

aycan iddiaları

1. 2010-2011 sezonunda bucaspor'da forma giyen torric jebrin bundan 5 sene içinde chelsea ayarında ( şampiyonlar ligi'ne ilk iki torbadan seçilen) bir takımında forma giyer. iddia el fakhir gold'una.

not: bulls şampiyon olamadı, stoch hala fenerde. bunları aycan kazandı.

2. kgbb: -5

3. mutuyla iddia: ales'den 40 veya üzeri matematik sorusu çözersem bıyık bırakacam. 40'ın altında kalırsam o bırakacak. sonunda kazanan bıyık olacak.

consumables

  • tim powers - the anubis gates

Blog Arşivi


Recent Comments