yorgun

yorgunlukla yoğunluk.



community güzel dizi. keşfeden aycan. gülen ben.

posted under | 1 Comments

the town


ben affleck'in o iğrenç tip ve oyunculuğunun arkasında iyi bir senaryo yazarı ve yönetmen olduğunu hep dile getirmişimdir. bu film de birinci kanıtım oldu artık. banka soygunu filmi posterden anladığınız gibi. pek yeni bi şey yok aslında. ben affleck kendi oynamasa daha iyi olurmuş. serena van der vudsın da kaşar hatun rolünde başarısızdı.

e peki niye güzel film. hurt locker'daki -jeremy renner sanki ismi- eleman iyi oynuyo. madmen'deki eleman da iyiydi ama tipi diziyle aynıydı. dizinin sevenleri alışamayabilir. senaryo başarılı. konsept ilginç. aksiyon sahneleri fena değil.

bi extended versiyonu var. editing'de ufak bi hatası olsa da onu izlemenizi tavsiye ederim. kısa halini izlemedim ama bu daha iyi.

posted under | 1 Comments

3 ciğerli

posted under , | 0 Comments

galatasaray


* pek umutlu değilim.

* rijkaard'ın takıma kattığı her şeyi 2 maçta altüst etti hagi. mağlupken 70. dakikada batdal'a şişirmeye başladık. alın size b planı. kına yakın.

* elano'nun gitmesi gerekiyordu. yerinde transfer. aldığımız para az ama ondan çok, şu kadar kar ettik açıklaması yönetimin acizliğidir.

* misimovic niye a2'de hala kimse bilmiyor.

* takımı tek başına avrupa'dan eleyen hakan balta liverpool'un geçen sezonki sol bekini nasıl kesiyor?

* hagi niye kazma bek seviyor? rijkaard'la sağ bek'de coşan sabri niye orta saha'da saçmalıyor. ali turan'ın insua'dan ne fazlası var bu kadar şans buluyor?

* cana reis bi adam. bayılıyorum. takımın tartışmasız en faydalı ismi. 15 senelik kontrat imzalansın.

* barış özbek, kim ne derse desin, formayı hakediyor. şut çekmesi yasaklansın sadece.

* başarısızlığın başlıca sebebi yetersiz yerli oyuncularımız. milli takım'da ilk 11'in kesin adamı sadece arda var. o kadar. çözüm için para lazım. gereksiz yabancı transferleri yerine çıkışta olan bir kaç yerli alınması gerekiyor. bu konuda hagi'ye güvenirim. bekler hariç. bekleri hagi seçmesin. benim önerilerim; mustafa pektemek, yekta soyadıneydi, serdar kesimal, yiğitcan erdoğan (altay).

* muhammet demir diye bi adam var bursa'da. u17'lerde döktürdü. bursa'yla kontrat uzatmadığı için kadrodışı. 4 büyüklerden biriyle anlaşmış olması olası. umarım bizledir.

* takımda hakiki sağ bek ve açık olmadığının farkında mısınız? pino forvet, sabri bek, ali turan kazma.

* serkan kurtuluş uyarısı gelmiş hemen. haklı. 16 yaşında süper lig'de oynuyodu adam. ben oynatırım ama hagi oynatmaz. hagi'de mantık aranmaz. dün 3 sol bek vardı sahada.






posted under | 3 Comments

remi

posted under | 0 Comments

double postun birini silmek yeni postta durumu açıklamaktan daha zor.

posted under | 0 Comments

fuckinglag

posted under | 0 Comments

fuckinglag

posted under | 0 Comments

barrel roll

posted under , | 0 Comments

i don't belong here




posted under | 0 Comments

posted under | 0 Comments

battleshots


will do

posted under | 0 Comments

update

* yeni şarkılar sağ tarafta

* scott pilgrim vs. the world güzel filmmiş. değişik yani. ben sevdim sen sevmeyebilirsin.

* 3 sene gecikmeli into the wild'ı izledim. belki bir ilham verir ben de doğaya inerim diye. olmadı. güzel film baya ama bana o ilhamı veremedi. pek gerçekçi bulmadım filmi çünkü. gerçek hikaye olmasına rağmen. sanki dağdan çok yolda vakit geçirse daha bana göre bi hayat olurdu.

* frozen gergin bi film baya. frikik atan hami gibi gerildim. teleferikte mahsur kalan 3 gencin hikayesi. soğuk.

* the other guys fena değildi. will ferrell. mark walhberg. virgülsüz klavyedeyim. mark walhberg'in adı nası yazılıyo hala bilmiyorum. böyle doğru geldi bana.

* monsters. uzaylı istilası hakkında yapılmış en sıkıcı film. ama belki de en gerçekçisi. yönetmen özel efektçiymiş sanki bu yeteneğini göstermek için böyle bi film çekmiş gibi geldi. hala şurdaki şeylerin bir kısmını içeren bi film yapamadı hollywood. ayda bi bunu okuyup dışarı öyle çıkmak lazım. bi sürü mantık hatası burda da var tabi de filmlerle karşılaştırınca bunu okuduğum 5 dakika 2 saatlik filmden daha çok zevk veriyo bana.

* man from earth mesela böyle gerçekçi bir bilim kurguydu diyebilirim. hiç efektsiz tek bi odada geçiyo hatta o kadar iddialı. izlemeyen varsa izlesin.

posted under | 0 Comments

posted under | 0 Comments

posted under | 0 Comments

kerem vs nani

halı sahalarda sık yapar kerem bunu. takımının kaleye giden toplarını keser bi şekilde. nası kesmiyor tamamlıyor ama ofsayt. ronaldo antipatik ama bu sefer sinirinde haklı.

posted under | 0 Comments

gerizekalı kaleci



kalecilik nankör falan tamam da, bu kadar da aptal olunmaz be. mısırlı elemandan daha kaç gün geçmiş bi de.

posted under | 0 Comments

frank & kobe


via

posted under | 0 Comments


kıçınıza kına yakın.

posted under | 0 Comments

more football


yabancılarımız hep komik oluyolar sanki.

posted under | 2 Comments

sarbi

posted under | 1 Comments

yollar uzun dikenli taşlı olsa da







*ankaragücü maçında olanları 2 haftada unutan galatasaray taraftarını kutluyorum. aslantepe'de değişeceğini umduğumuz taraftar profilini sabırsızlıkla bekliyorum. yine ninni okudular bütün maç, pino sahada dayak yerken bi tepki falan gelmedi.

* hakan balta'yı insua'ya tercih eden hagi'yi de kutluyorum.

* lorik cana'yı performansından dolayı sıfır sarcasm ile kutluyorum. galipken yerine emre çolak'ı sokan hagi'yi sarcasm denizinde balık yapıyorum kutlarken. intihar etti resmen. sakattı belki cana demeyin, cana sakatlanmaz.

* mustafa sarp'ın elindeki fotoraflar artık kesin. adnan polat, adnan sezgin alemde, gay striptizciler, kokain falan sanıyorum.

* ufuk oluyor.

* barış özbek futbol katili ama ben bu lig'de takımımda görmek istiyorum bu adamı. kim ne derse desin. her maç 11 km koşacaksa 1-2 şutu eski açığa gidebilir.

* misimovic savunmaya o kadar isteksiz yardım ediyor ki ben yoruluyorum izlerken. adamın yeri forvet arkası. balta tercihi arkasına destek amaçlı belki ama adamın hala umrunda değil savunma. insua gayet oynar orda.

* hagiyle gelen olumlu değişiklikler de var. en önemlisi bence daha çok ileri çıkan bekler. rijkaard pek izin vermiyordu buna.

* taktiksel açıdan başka olumlu değişiklik göremiyorum. sadece takım daha istekli.

posted under | 3 Comments

dko

posted under | 1 Comments

i want the world to stop




posted under | 1 Comments

mano burger

sonunda şehrin en iyi hamburgerleri listeme yeni bir mekan ekledim. aslında bi süredir duyuyordum ismini ama tünel'e yürümek zor geliyordu, bu gün zaman bol olduğundan başardım. tek cümlede özetlemek gerekirse dükkan burger'in ucuzu. zaten yanyanalar neredeyse, dükkan daha sonradan rakip olarak gelmiş buraya duyumlarım doğruysa. karşılaştırmamak elde değil.



tabak, çatal yine yok, mayonez heinz, kolalar şişede. menüde daha az ama ilginç seçenekler var. mano burger dükkan burger'in rakibi oluyor, diğerleri
ni zaten denemem heralde. fazla egzotikler. 15 lira falan menü, 200 gr. hamburger, patates, içecek dahil. fiyat performans olarak oldukça başarılı hatta istanbul'da bir numara ama lezzet olarak dükkan'la yarışamıyor. herhalde fiyatı daha aşağıda olduğundan bir yerlerden kesmek zorunda kalmışlar. dana bacon yerine roast beef vardı mesela. zaten tam anlamadım bunu duvarda bacon menüde roast beef yazıyodu. ama marul eklemişler mesela.

patates de fena değildi ama yine dükkan'ın bir kademe altında. resimdekiler büyük gözükmüş. mekan olarak pek farklı değiller. dükkan'daki tahtaların yerini metal almış mano'da. güzel olmuş beğendim.

sonuçta poor man's dükkan demek ağır olur mano'ya. dükkan chelsea'yse, mano arsenal olur sanki. ama tarihe bakarsak arsenal alır gibi, olmadı bu benzetme. dükkan real madrid, mano valencia. severim valencia'yı. barcelona hala yok.

posted under | 0 Comments

get him to the greek

çok futbol oldu, bir filmle dönelim. ismi başlıkta. forgeting sarah marshall'daki brit rock star adamın hikayesi şeklinde, ilk filme çok alakasız bir devam filmi. yönetmen aynı, işin içinde himym'in marshall'ı jason segel ve judd apatow da var. başrolde jonah hill oluyor tabi filmde bu adamlar varsa. görünce hatırlarsınız.

ben çok güldüm tek başıma izlememe rağmen. rock star'ı düzene sokmak zorunda kalan eleman komik oluyo tabi. jeffrey diye bana amsterdam günlerini hatırlatan epic ötesi bi madde de var filmin en eğlenceli yerinde. metallica'yla alakası olanlar 1-2 sahne için bütün filmi izleyebilirler, lars oynuyo bildiğin. sonuçta bana göre 2010'un en iyi komedilerinden şimdilik. başka ne vardı desen aklıma sadece hot tub machine geliyo ama kazanan get him to the greek. bunu da beğenmeyen komedi izlemesin zaten. torrent'lere yeni düştü.

posted under | 0 Comments

* yarın gece istanbul'dayız allah'ın izniyle.

* öğlen 2'den sonra yolda oluruz tahminim. yolumuz uzun, arayın müsait olursanız muhabet ede ede gideriz.

* radar'a yakalanmam 1.40 veriyo.

* biraz geç bir maç analizi yapalım.

* mustafa sarp pino'ya ettiği küfürle iyice gözümden düştü. küfür futbolun parçası evet, harry de küfrediyor. ama adam bütün maç sorumluluk almaktan kaçıyor ve de pino'nun topu ona atması o pozisyonda da imkansız. en azından eminim ki rolleri değişseler, mustafa o topu atamazdı pino'ya. 10 kişi çıkıyoruz her maça bu eleman yüzünden. rijkaard bi şey yapması lazım artık. barış'ı istiyorum ben.

* bülent abi de demiş, misimovic takımın en çok koşan ilk 5'ine girmediği gün istediğimiz performansına ulaşır. yine de gereksiz transfer.

* cana büyük adam. girmese golü yiyoduk şerefsizim. tek başına toparladı orta sahayı. türk olsun 11'de başlasın. formama yazıyorum ismini.

* önde olan takım son 10 dakika 4-5 kişiyle savunma yapmaz. bırakın hıncal gibiler konuşsun, koskoca galatasaray savunmaya kapandı diye. premier lig'de bi maç izlesin öyle gelsin.

* zaman geçirme konusuna gelince yine aynı görüşteyim. bunun büyüklükle falan alakası yok. ayrıca hala öndeyken oyunu soğutmayı bilmiyor adamlar. ufuk biraz anlıyo gibi bu işlerden. bak zaman geçirmek demiyorum. oyunu soğutmak diyorum.

* cem'in sezon başında aykut kocaman hakkındaki görüşlerine katılmıyordum. ama yavaş yavaş hak vermeye başladım. bu çocuk futbol'dan anlıyo. kulübede duruşuyla bile güven vermiyo aykut hoca. taktik falan hiç girmiyorum, stoch kenardaydı bütün maç. yazık.

* quaresma beşiktaşlı gibi oynuyo. fener'deki anelka'dan farklı henüz.

* bobo niye yedek nobre oyundayken bilmiyorum. eksiği yok fazlası var kıyaslayınca.

* 2k11, fifa 11, f1 2010 bomba gibi geliyolar. son sene internet bağlattıracaklar bana. dağıtıcam ortalığı my player'ımla, virtual pro'mla. ama şimdi uyuyorum sabah yol.

posted under | 1 Comments

basket


* basketten pek çakmam. play-off'lar başlayınca ben de nba izlemeye başlarım. all-star'da uyuya kalırım.

* 2-0 öne geçtiğimiz maçı veriyoduk az kalsın. rölantiye almamız gerekirdi maçı.

* şaka lan. o kadar da değil. twitter'dan çaldım yorumu. ama harbi var böyle adamlar senede bi kere maçları izleyip oyunculara laf eden, basketi futbol zanneden. bir pozisyonda 3'e 3 falan ender sete dönünce bağırdılar herife mallar. ayhan mı olum bu, kontra atağa mı çıkıyoruz. zaten devamlı top kaybettik fast breake çıkarken, üstüne topu potamızda gördük.

* babam sırpların her sporda başarısını tito'ya vermeye devam ediyo.

* ne maçtı lan öyle.

* fazla heyecanlı bi spor basket

* bu kadar aslında dağılın.

* amerika'yı da yener miyiz lan? epic olur. özellikle amerika'da olan türkler için.

* tanyevic ilginç adam. daum gibi. delilikle dahilik arasında gidip geliyo.

posted under | 0 Comments

morpheus vs the dude

posted under | 0 Comments

competition

stjarnan'a rakip gelmiş.

posted under , | 0 Comments

(_8(I) homer

posted under | 0 Comments

topladım getirdim #1


instants collection

star wars'culara those were the droids i was looking for...

bu var mıydı üstekinde?

mixes & mashups
müzikseverlere, ama şarkıları bilmiyorsanız dinlemenizin pek bi anladım yok

obama

obey (baya iyi bioyun)

batman asylum'u oynayanlara ama

this is why you feel smarter when you drink

ilk sınavda bunu yapıcam

adam zengin

son olarak da faydalı bir şeyler verelim, bir gün lazım olabilir

posted under | 0 Comments

aradığımız 10 numara



fena tatlı bi şey.

posted under | 0 Comments

hayat sokaklarda

12 eylül'ü bekleyin

posted under | 1 Comments

antremanda barış'ın hırsı gözlerinden okunuyor

posted under | 0 Comments

arda

insua gelince, arda gider mi diye bi sevindi tabi liverpool taraftarları. onlara karş coşmuştu çünkü hatırlarsanız. türklüğümü konuşturdum, bu sene olmaz dedim. waatp'ın yazarından gelen cevap baya iyiydi.

"It's getting Arda and Arda every year"


posted under | 0 Comments

not until the fat lady sings

posted under | 0 Comments

misimovic


misimovic'e misimovic'den daha çok benziyo bence. sebastian stan, gossip girl'den.

posted under | 0 Comments

guess who?

galatasaray ödevini son akşama bırakmış öğrenci gibi şu an. transfer haberleri her yerden. insua istanbul'a tatile gelmiyorsa tamam. ntvspor misimovic için kendinden emin. sırp bi eleman var kim olduğundan herkes şüpheli. annan tamam klubüyle anlaşmaya çalışılıyor. ersin düzen kameni diyor, ben yeter diyorum.

misimovic'ten çok annan'ı daha önemli görüyorum ben. yedeği ayhan çünkü. annan'da pek yaratıcı bi oyuncu değil ama saha görüşü daha iyi ayhan'dan. gördüğü paslar yerine ulaşmasa bile tercih ederim. ama gelme ihtimali en az olan oyuncu da o. zira gelirse de yabancı sorunu ortaya çıkıyor.



kewell'ı pino'yu saymadan 7 olduk. elano mu gidecek yoksa misimovic mi yalan? ayhan'la yola devam mı

ne olursa olsun misimovic zatem rijkaard'ın istediği tipte oyuncu değil. eğer yukardaki dizilişle oynarsak, hücumda, ortada üçgenin saat yönünde dönüp bir nevi 4-2-3-1'e döneriz diye düşünüyorum (aşağıda). barcelona'da zaman zaman bu dizilişi gördük. ama hocanın yıldız oyuncuyu parlatmak yerine takımı bir bütün halinde parlatmayı tercih ettiğini biliyoruz. bu noktadan dolayı, misimovic transferini yersiz buluyorum. zaten bu oyuncunun lincoln'den de fazlası olduğunu düşünmüyorum. hele bir de elimizde elano gibi bir adam varken.

peki elano orda oynar mı? bence arkasında cana sağında sabri olursa olur. ama sabri'den maicon performansına yaklaşmasını isteyecektir. ortada cana ve annan/barış olursa bekler de daha rahat çıkabilir zaten. bana bu diziliş daha cazip geldi. misimovic gelirse rijkaard'da öyle düşünür mü bilemiyorum. annan'ı ayhan sayıyoruz tabi burda yabancı kontenjanı yüzünden. barış'ı da tercih ederim bu arada.

sonuçta kafalarda bir sürü soru var. bunların bir çoğu en geç 2 gün içinde kesinleşecek. o zaman her şey daha net olacaktır. uykusuzluk böyle varsayımlar yaptım ben. yarın sabah resmi site ve kap kitlenebilir.

ekleme: kaydı yayınla dedim, misimovic istanbul'a ayak bastı. annan hala rosenborg'da. insua da bek için fazla yavaş. ortaya annan'ı alırım solda serkan'dan lahm yaratırım.

ekleme 2: yeni komplo teorim: rijkaard'a tazminat vermek istemeyen yönetim, takımı yabancı doldurup, takım içi anlaşmazlıkları arttırmaya çalışıyor. sene sonunda da "o kadar yatırım yaptık, rijkaard şampiyon yapamadı, uefa'dan elendi" diyecekler. ne gerek var olum misimovic'e.

ekleme 3: resmi sitede bi şey yok diyen malları da kutluyorum. önce borsa'ya, kamuoyu aydınlatma platformu'na bildiriyoruz artık transfleri. www.kap.gov.tr

ekleme 4: ersin düzen, "daha bitmedi... devami var..." diyor twitter'da. dakika dakika takip etmek var, sabah uyanıp toplu öğrenmekte.

ekleme 5: julio baptista diyo olum manyak herif! deli misiniz?

posted under | 0 Comments

vay anam vay serhat neler dönmüş ya

posted under | 0 Comments

nihayet





* üç puandan çok takımı toparlayacak bir galibiyet gerekiyordu. geldi.

* bu sene içinde bir daha bu kadar eksik, sakat olmaz bu takımda. cana ve elano orta sahayı toplarlar. ayhan yerine de annan süper olur.

* cana'nın artık düzenli oynamaya başlaması lazım. arda'nın golündeki tek pasını ayhan yapabilseydi o da ingiltere'de oynardı. iki golde de katkısı var cana'nın. saha görüşü ayhan'la sarp'la mustafa'yla - ;) -, barış'la kıyaslanamaz. tek zayıf noktası her maça kazanmak için çıkan bir takım için kontralarda yavaş bir oyuncu. ama bunu pozisyon bilgisiyle kapamaya çalışıyor. dediğim gibi arkasında ayhan yerine annan oynarsa daha iyi olacak.

* orta saha elano ve cana ile sorumluluk almaya başlayınca arda potansiyeline ulaşacak. tek başına takımı kurtarmaya çalışıyor hücumda. bunu 2-3 kişiyle beraber yapmaya başlarsa, arkasında da mustafa sarp gibi silik bir adam olmazsa gerçek arda'yı görürüz. milli takım'daki şaşırtıcı performansının sebebi de budur. nuri-emre-aurelio>barış-ayhan-sarp. bana göre en yetenekli türk futbolcu hala.


* barış özbek'e yapılan eleştirileri yersiz buluyorum. saçma şutları falan var ama dediğim gibi kabus 3'lünün en iyisi ve bana göre öne geçtiğimiz maçlarda vazgeçilmez bir yedektir.

* ağustos bitiyor adnanlar. transfer dönemi falan. haberiniz var mı? oyuncunun takıma katılmasını falan geçtim, transferi yapalım lan!

* baros canım geberdi yorgunluktan hala koşuyor. fuck off'u da ayrı içtenlikteydi.

* neill'in alışık olmadığımız pas hataları sol stoper oynamasından. ters ayakla açık oynamaya benzemez savunmanın ortası. serkan'da oynasın sağda solda.

* daha önceden çok kızdığımız bir oyuncumuz iyi sinyaller veriyor ama adını yazmayacağım çok çabuk nazar değiyor kendisine. böyle devam etsin.

* emre çolak sabırlı olsun, vücut yapsın.

* aykut küçüktür ufuk küçüktür leo franco küçüktür morgan de sanctis! de sanctis! de sanctis!

* sasa iliç ve lincoln'ü özlüyorum şu günlerde.
adnan sezgin annan'un emana koyim.

posted under | 0 Comments

eskişehir'e giden oyuncuların listesi, direkt galatasaray'ın sitesinden. baros tek forvet. sahada değil kadrodaki tek forvet adam. elano mucizevi bir şekilde kadroda.

KALECİLER
Aykut Erçetin
Ufuk Ceylan

DEFANS
Ali Turan
Lucas Neill
Gökhan Zan
Servet Çetin
Hakan Balta
Serkan Kurtuluş
Ahmet Kesim

ORTA SAHA
Lorik Cana
Mustafa Sarp
Barış Özbek
Ayhan Akman
Musa Çağıran
Serdar Özkan
Arda Turan
Emre Çolak
Elano Blumer
Aydın Yılmaz

FORVET
Milan Baros

posted under | 0 Comments

her şey çok basit

* hakan balta ve ali turan. siktirin gidin bu takımdan. gerizekalısınız

* rijkaard, bu adamların yerine oynatabileceğin bir kişi bile varsa kadroda, suçlusun. serkan daha ne kadar kötü oynayabilir. bir takımın bekleri hem hücümda hem savunmada daha ne kadar pasif kalabilir. ya sabri gibi önceliğin hücum olur, ileri çıkarsın sıfıra inersin, açığın önünü boşaltırsın, ya defansın ön planda olur orta tandeme yakın oynarsın, top kesersin, rakibi bıktırırsın. bu kadar basit. bunların hiç birini yapamıyorsan bırak bek, futbolcu değilsin.

* servet ve neill'ın kötü performansı tamamen balta ve turanın uyuşukluğunun sonucudur.

* hakan balta'yı alternatifsiz yapan yönetim. yeter! siktirin gidin! uğur'u satan gerizekalıdır. bu kadar basit.

* arda'nın pas vermesi için çalımlayacağı futbolcu sayısının dört veya daha fazla olması lazım. sen de gir artık. belki blackburn'de öğretirler futbolu.

* fener de yenildi ama en azından pozisyonları var. transfer için son günü beklemediler di mi? daha transfer yapacağımız bile meçhul. hala misimovic deniliyor. lincoln'den ne fazlası var bu adamın gerizekalılar.

* stoch allah belanı versin senin. bize gelsen ne olurdu, piç.

* yönetim iyi ne yaptıysa haldun yapmış. oylayamayı taraftar yapsa başkan olur.

* geçen "barış girsin abi toparlar ortasahayı" dedim ya ilk maçta, yönetimin özetidir bu.

* lyiv'e de iğrenç savunmalarıyla uefa'da başarılar diliyorum. her maçlarına alt oynayacam şerefsizlerin.

* rijkaard kupa mupa kazanamaz bu takımla. eleştirenler haklı. mourinho mu en iyi hoca. o gelsin yine eleştirilir, yine haklıdır eleştirenler. ulan uzatmada öne geçiyosun 2 dakka gol yeme di mi? mallar! rakibin 90 dakika yaptığını 2 dakika yapamıyorsunuz. tarafsız izleyici sevinmiştir karpaty'nin golüne.

* galatasaray'ı hiç bu kadar aciz görmedim. tur için mucize gerekiyordu. geldi. onu bile siktiler.

* leo franco'yu yuhlayan şerefsizler sonraki maçta hakan balta'yı yuhlamazsa orospu çocuğudur!

---

* maç sonrası sinirlenmişim baya.

* hakan balta kadar servet de suçlu yediğimiz golde. gerçekten bilerek müdahele etmediğini düşünüyorum rijkaard gitsin diye.

* son atakları belki ve 4 savunmaya karşı 5 oyuncuyla hücum ediyorlar. bu rijkaard'ın öğretebileceği bir şey değil.

* emre ilerde pas yapmak için yırtınıyor 1-0 öndeyken bi kişi yardım etmiyor orta sahadan. bari geri gidin yardım etmeyecekseniz. mallar.

posted under | 1 Comments

fifa 11 be a goalkeeper

evet, fifa 11 promosyon ekibinin bir parçası sayılıyorum şu andan itibaren. buyrun aşağıda heyecan verici bir be a goalkeeper videosu. bilgisayarla oynayınca sıkabilir ama 11'e 11 maçlarda baya zevkli olacağa benziyor.

posted under , | 0 Comments

posted under | 0 Comments

devam



tabii ki balıklı olan kadar iyi değil

posted under | 0 Comments

fifa 11

fifa heyecanı sardı beni yine. 1 ekim'de çıkıyomuş. okulun başladığı haftasonuna denk geliyor sanırım. iyi zamanlama. o haftasonu evdeyim. 3 sene sonra sarıyer'e interneti de bağlatıcam artık galiba. virtual prom komutan'a klüp bulcam bu sene. dağıtıcaz ortalığı.

kaleci'yi kontrol etme olayı geliyomuş. arena'da şut çekeni izlemek zorunda kalmayacak artık 2. joystick. şutları kurtarıp uzağa dikme gibi fantastik gıcık bir imkana sahip artık kerem. skorboard da geliyomuş kaç şut gol olmuş falan gibi.

en önemli olay pasları zorlaştırmaları. onu oynayınca görecez başarabilmişler mi. fifa 10'da kerem bile kral oldu sadece pas yaparak. o kadar kolay olmaz inşallah yine kontrol-pas. yapımcıların açıklamaları pas yapmayı zorlaştıracakları yönünde, ama izlediğim videolarda o kadar bir fark göremedim.

bence oyun zaten mükemmele yakındı. şu pas olayı, açı biraz daraldı mı boş kaleye kaçıran süperstarlar, arka direkte isabetsiz kafa vuruşları gibi problemleri çözmeleri daha önemli diye düşünüyorum.

gol atınca falan bizim seçtiğimiz şarkılar çalacakmış. güzel özellik.

oyunculara özel hareketler daha da geliştiriliyor. messi bence silikti mesela güçsüz olduğundan. artık daha zor kaptıracakmış topları. bunun gibi birçok oyuncuya özel hareket var.

gol sevinçlerinde demo'da anelka'nın "kelebek elleri?" ve lampard'ın gökyüzünü işaret etmesi varmış. diğer yıldızlarında vardır diye umuyorum.

türk oyuncuların ratinglerinde saçmalıklar var. tipleri nasıl olacak acaba bu sene?

posted under , | 0 Comments

"5 Haziran 2009.. Galatasaray'ın yeni teknik patronunun Frank Rijkaard olduğu açıklandı ve o günden bugüne çok şey değişti..

Yazın ilk günlerinde Galatasaray'ın resmi internet sitesine düşen haberin ardından ülke çapında edilen yeminlerin sayısı bugün bile belli değil. "Rijkaard geldi ya iki-üç sezon şampiyonluk görmeyelim!" diyenlerden, "Arda ve Mehmet Topal oyunlarını geliştirir, bu da bize yeter!" diyenlere kadar, hayli geniş bir yelpazede ifade edildi duygular. Ağızlardan 'total futbol' düşmez oldu. Hollanda ekolünün Galatasaray'a yansımalarının nasıl olabileceği ve geleceğin takımının nasıl şekillenmesi gerektiği üzerine sayısız güzellemeler yazıldı.

Kalem erbabları, köşe sahipleri de boş durmadı elbet. İmzanın ardından, Frank Rijkaard'ın ismi üzerine toz kondurmaktan bile çekiniyordu herkes. Barcelona kariyeri ön plandayken, Sparta Rotterdam'ı ağzına alan yoktu henüz.

Geçiş döneminin sancılı olması bekleniyordu ama işler hiç de tahmin edildiği gibi gitmedi. Avrupa Ligi elemelerinde önüne geleni yenen takım, ligde de ilk altı maçından galibiyetle ayrılınca, Fenerbahçe'nin 103 gollük rekorunun Galatasaray tarafından kırılıp kırılamayacağı tartışılmaya başlandı. "Sezon sonunda kime, kaç puan fark atarız?" soruları da cabası.

Fenerbahçe maçının ilk dakikasına kadar, Rijkaard 'tanrı katı'ndan inmemiş, Haldun Üstünel'in 'sihirbaz' lakabı silinmemiş, futbolcular 'ruhsuz' adledilmemiş, taraftar ise sırtını takıma dönmemişti.

Kadıköy'deki maçın ilk saniyelerinde Milan Baros'un yerde kaldığı pozisyon sonrası hiçbir Galatasaraylının projeksiyonunda bugün gelinen noktanın göründüğünü zannetmiyorum. O gün Kadıköy'de bir kırılma noktası yaşandı ve kırılanın sadece Baros'un ayak tarak kemiği olmadığının o an farkına varılmadı..

Devre arasına gelindiğinde takım ligde Fenerbahçe'nin bir puan gerisinde ikinci sıradaydı. Avrupa Ligi'nde ise grubunu lider tamamlamış, Atletico Madrid'i beklemeye başlamıştı. Lakin bir sorun vardı; Baros'un yokluğunda kadroda kalan tek forvet Shabani Nonda'ydı. Ara transfer döneminde takviye yapılacaktı ancak yabancılardan biriyle yolların ayrılması gerekiyordu. Üç adaydan bahsediyordu herkes; Nonda, Kewell ve Leo Franco..

Kewell sakattı ancak taraftarın sevgisi öyle bir boyuttaydı ki Avustralyalının gönderilmesi teklif dahi edilemezdi. Leo Franco da henüz Selçuk Şahin'den o golü yememişti. Geriye bir tek Nonda kalıyordu. Genel görüşe göre; Nonda yavaşlamış, eski gücünden uzak, boş kaleye bile top yuvarlayamayacak durumdaydı. O gün Nonda hakkında bunları düşünenlerin, bugün Kongolunun gönderilmesini eleştirmesi ne kadar garipse, yönetimin Nonda'yı gönderme tercihi de (yerine Avrupa’da oynayamayacak Jo’nun gelişi hatadır, ancak bu da operasyonun ikinci bölümüdür) şartlar dahilinde o denli yerindeydi aslında. Kewell ya da Franco'nun gönderilmesi durumunda Galatasaray'ın bugün bulunduğu noktaya gelmeyeceğinin garantisini verebilecek olan var mı? Sanmıyorum.. En azından, böyle bir görüşün realiteden öte bir varsayım olacağını söylemek lazım. Ya da şöyle söyleyelim; dün "Kewell giderse Galatasaray'ı bırakırım" diyenlerin sayısı, bugün "Neden Nonda gönderildi?" diyenlere eşitse bir yerlerde bir hata olmalı.

Aslında hatalar bununla da sınırlı değil.. Galatasaray taraftarının ağzından düşürmediği 'Avrupa'da başarı' kavramı buna gayet güzel bir örnek teşkil ediyor. Geçtiğimiz sezon arkasına teneke bağlanıp gönderilen Michael Skibbe yönetimindeki takım, UEFA Kupası'nda Fransa Ligi şampiyonu olacak Bordeaux'yu saf dışı bırakmıştı. İkinci maçta takımın başında Bülent Korkmaz'ın bulunduğunu söyleyip bu başarıyı Skibbe'den soyutlamaya çalışanlara, Hamburg'daki 1-1'lik beraberliğin ardından sahasında 2-0'ı koruyamayan takımın başında da aynı Bülent Korkmaz'ın bulunduğunu hatırlatmak isterim. Geçen sezon bu takım, grup maçlarında Olympiakos'u içeride, Benfica ve Hertha Berlin'i de dışarıda yenmeyi başarmıştı. Bunun ne anlama geldiğini özetlemek için küçük bir istatistik yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Galatasaray, Skibbe öncesinde Avrupa kupalarındaki son deplasman galibiyetini Feldkamp yönetiminde Panionios karşısında almıştı. Yunan ekibinin Benfica ve Hertha Berlin ayarında olmadığını tahmin ediyorum ki herkes kabul edecektir. Bu yüzden filmi biraz daha geriye saralım ve Galatasaray'ın kendine denk takımlar karşısındaki son deplasman galibiyetini bulmaya çalışalım. En yakın örnek, 2002 yılındaki 2-0'lık Lokomotiv Moskova maçı. Yani; 2002 yılından sonra yaklaşık 7 yıl boyunca Avrupa'da kendine denk bir takımı deplasmanda yenmeyi başaramayan Galatasaray, Skibbe yönetiminde Benfica ve Hertha Berlin'i mağlup eden, Bordeaux deplasmanından da beraberlikle dönmeyi başaran bir takım haline geliyor ancak bu yeterli kabul edilmiyordu. Zira Skibbe, ülke futbolunun altına yıllardır zehir enjekte eden otoritelere göre kariyersiz, vasıfsız ve sıradan bir teknik adamdı.

Bir de Rijkaard'a bakalım o halde.. Galatasaray bu sezon Avrupa'da oynadığı 14 maçta sekiz galibiyet alırken, dört maçtan da beraberlikle ayrıldı. İki mağlubiyetinden biri hedefsiz Sturm Graz deplasmanıyken, diğeri Avrupa Ligi'ne veda etmesine neden olan Atletico Madrid maçında. Peki, o maça dair anıların en önemli bölümünü hangi pozisyon oluşturuyor? Bu soruya, "79. dakikada Perea'nın ceza sahası içindeki elle müdahalesi" cevabını verenlerin, bugün Frank Rijkaard'ı yerden yere vurması size de ironik gelmiyor mu? Zira itiraz ettikleri pozisyonda penaltı düdüğü çalınsa, bugün Avrupa Ligi kupası başka bir takımın müzesinde yer alacaktı. Bu belki Galatasaray olmayacaktı, kabul. Ancak böyle bir karar sonrası, hem de sezon sonunda şampiyonluğa ulaşacak takıma elenen Galatasaraylı futbolcuların çarmığa gerilmesi ne kadar mantıklı ya da "Rijkaard bu takıma ne katmış ki?" sorusu ne kadar yerinde olabilir? Asıl cevap aranması gereken nokta bu belki de.

Kabul edelim; bugün ülke futboluna yön verenlerin zihinleri türlü türlü kirlilik barındırıyor. Leo Franco'yu şikeci ilan edeninden tutun, Bobo'nun bilerek penaltı kaçırdığını söyleyenine, dört saatlik futbol programı yapıp saha içine dair tek kelime etmeyeninden, futbola dair bilgi birikimi 80'lerde kalanına kadar hepsi dahil buna.

Bu insanların sözleriyle kuyuya inen taraftara ne demeli peki? Leo Franco'yu Fenerbahçe maçında bitime 25 dakika varken ıslıklayanına, takım kaptanına Ali Sami Yen'i dar edenine, sezon başı ettiği yeminleri unutup günlük başarı peşinde koşanına, "14 yıl bekledik!" tezahüratını dilinden düşürmezken iki mağlubiyet sonrası idam sehpasını hazırlayanına, kombine kartını karaborsada fahiş fiyata satıp herkese Galatasaraylılık dersi vermeye kalkanına, Nonda'ya ağzına geleni sayıp bugün neden gönderildiğini sorgulayanına, Jo'yu havaalanında omuzlara alıp ayağına top geldiğinde yuhlayanına, Rijkaard geldiğinde kırk takla atıp bugün Hollanda'ya tek gidişlik uçak bileti arayanına, tribünde sövdüğü yorumcunun lafıyla kendi futbolcusunu harcayanına, futbol algısını o yerden yere vurduğu medyada okuduklarıyla sınırlı tutanına, Avrupa'da başarıyı kıstas koyup son 7-8 sezonun Avrupa'da en başarılı iki teknik adamını beceriksiz ilan edenine ve en önemlisi bu topraklardaki zihniyet bozukluğunun farkına varamayıp hatayı hep başkasında arayanına..

Bunlara ne söylemek gerekiyor?

Gün; herkesin eteğindeki taşları dökerken bir yandan da iğneyi kendine batırma günü. Taraftar olarak ne kadar takımının arkasında durabildin, verdiğin sözleri ne kadar tutabildin? Önce bildiklerimizi cevaplayalım, çalışmadığımız yerden çıkanlara geçeriz daha sonra.

Yoksa bugün Rijkaard gider, yarın bir başkası gelir; fark etmez. Del Bosque'de, Tigana'da, Zico'da, Gerets'de nasıl değişmediyse, yarın da o algı değişmez. Biz yine kendimizi yersizce yüceltmeyi sürdürür, her türlü başarızlığı bizden olmayana bağlamaya devam ederiz. Bugün açın tartışma programlarını ya da alın gazeteleri elinize ve tek bir noktaya dikkat edin; yorumcular ya da köşe yazarları yabancı teknik adamlara ya da futbolculara yüklendikleri kadar, onların Türk meslektaşlarına da yüklenebiliyor mu? Jo'nun aldığı eleştiriyi herhangi bir Türk futbolcu alıyor mu? Rijkaard'a, Daum'a, Lucescu'ya reva görülen muamale Fatih Terim'e uygulanabiliyor mu? Kendi cevabımı vereyim; hayır! Kanaat önderi olması gerekenlerin hedef gösterici konumuna evrildiği bir düzende, elbette ki kimse yakınında-yöresinde bulunana söz söyleme, onunla ters düşme riskini göze almıyor. Ama yabancıysa, yerden yere vurmakta sakınca görmüyor kimse. Rijkaard'a laf söyleyince nasıl bir ego tatmini yaşandığını açıkçası merak ediyorum. Birini eleştirebilmenin sizi ondan daha yüksek bir konuma getirmeyeceğinin farkına varmak bu kadar zor mu hakikaten?

Siz küçük dünyanızda Rijkaard'a laf sokmuş olmanın, "Adam değil!" demenin sonsuz hazzını yaşayabilirsiniz, itiraz etmiyorum. Lakin bir de gerçekler var; Rijkaard buradan kovulur, gider başka bir ülkede iş bulur da sizin şu ipe sapa gelmez, izandan geçmez cümleleriniz başka hangi coğrafyada rağbet görür? O muamma işte.

Bu sebepten ki kendi adıma en büyük kırgınlığım bu düzeni oluşturanlara değil de onlara prim verenlere; saha içine, futbolun ruhuna, kültürüne, tarihine dair tek bir fikri, en ufak bir bilgisi olmayan köşe sahiplerine, ağzından çıkanı kulağı duymayan, bel altına inmeden cümle kuramayan yorumculara 'otorite' rolü biçen taraftarlara..

Farkında olmayabilirsiniz belki ama birkaç yıldır azılı bir mücadele yaşanıyor bu cephede. Bir tarafta şikayet ettiğiniz statükocular, 'ben bilirim'ciler duruyor, öteki tarafta ise Zico'nuz, Rijkaard'ınız, Tigana'nız. Bir taraf "Böyle gelmiş, böyle gider!", bir taraf "Bak bi' de bu var!" diyor. Bir taraf uçkurdan geçmeyen cümle kuramazken, diğer taraf hayata dair sözler de söylüyor. Bir taraf köhnemiş ezberleri dillendirirken, bir taraf size farklı pencerelerden sesleniyor.

Ve artık, safları belli etmek adına bir karar vermek gerekiyor. Kolay olan; "2003'te deplasmanda Ronaldo'lu, Quaresma'lı Portekiz'i yenen Ümit Milli Takım'dan kariyerine Türkiye'de devam edip de yıldız olabilmiş oyuncumuz var mı?" sorusuna yenilerini eklemek. Zor olan ise bu düzeni değiştirebilme ihtimali olan insanlara kol kanat gerebilmek.

Sığ sularda kendi kendimize debelenmektense, yeni ve derin denizlerde yüzmenin vakti geldi de geçiyor sanki. Ne dersiniz?"

Onur Erdem - Ntvspor

http://www.ntvmsnbc.com/id/25097709/#storyContinued

posted under , | 1 Comments




* galatasaray taraftarı bu sene bunun gibi skorlara alışmalı. örnek olarak liverpool taraftarına benzetebilirim 20 senedir şampiyonluk göremeyen. ya da ingiltere'den fanatik taraftarlı şehir takımlarından birine. bu sene en iyi ihtimalle uefa'ya oynar bu kadroyla galatasaray.

* bu kadroya daha iyi futbol oynatacak teknik direktör dünyada yok. bu kadar pas, korner tamamen rijkaard'ın sahadaki şablonu sayesindedir.

* tek oyuncu değişikliği yapabildik bu maç

* takımı değerlendirirken rakipleri de unutmamak lazım. bursa ve sivas son 2-3 sezonda anadolu'nun en dişli takımları. biri şampiyon oldu öbürü 30. haftalara şampiyon girdi. haftasından emin değilim.

* mustafa sarp'a dikkat ettim bu maç. adam ikinci yarı o kadar çok sakladı ki kendini toplasan 5 defa pas almıştır. abartmıyorum. isteyen saysın. orta sahada oynamasına rağmen kendi takım arkadaşından 6 defa pas almamıştır. top bizdeyken yere bakarak ileri yürüyo adam. bu takımda işi yok.

* neden mustafa sarp orta saha'nın en gerisinde oynamıyor diye sormuştum rijkaard'a. cevabı bu maç aldım. ligin en yavaş ayaklı oyuncusu mustafa, ilk golde gördük. top çalmak ya da rakibi bozmak için gerekli olan çabukluk mustafa'da yok. ben daha hızlıyım mustafa'dan. mutullah bile daha çabuk olabilir, o derece. gönlünü alalım; mutu'nun tekniğinin üstünlüğü hakkında ise şüphem yok.

* sarp fena değildi bu maç. pozisyonlara girdi =)

* haftaya elano ve cana ortasahaya yerleşirse rijkaard biraz daha rahatlar diye düşünüyorum. cana da yavaşlığı nedeniyle ortasaha'nın en gerisinde oynamıyormuş. mehmet batdal da sakatlanıp çıkmış önceki maç. böylece rijkaard'a bir eleştirim kalmadı benim.

* hakem'e diyecek bir şey bulamıyorum. 2 sene önce lincoln'u atmak için ağzı sulananlar şimdi oyuncuyu atmamak için çırpınıyor. evet, volkan iyi futbolcu ve de ucuz bir şekilde atılacaktı ama futbolun net kuralları var. bilerek elle oynayan oyuncu en sarı kartla cezalandırılır bu kadar basit. aynısını baros yapsaydı tereddütsüz atardı. benim eleştirimin temelinde de bu var. rakip bu kadar ucuz atılsın istemem, sonuçta sertlik yok, atağı kesmiyo. ama aynı hareketi 3 büyüklerin bir oyuncusu yapsa, bu oyuncu yabancı olsa atılacağından o kadar eminim ki.

* elano iyi. inatla pas atılmalı, her atak ondan başlamalı.

* arda sağda sıçmaya devam ediyor. rijkaard eleştirisi buldum. sol içte oynasın arda hocam, mustafa'nın yerine.

*ufuk daha önce de dediğim gibi bir kaleci için çok hantal ve yavaş. yediğimiz iki golde de topu kurtarmak için bir çaba gösterememesinin sebebi bu. daha çevik bir kaleci bu topları kurtarırdı. mesela morgan de sanctis,de sanctis, de sanctis! bu adamı kim takımda tutmadıysa gerizekalıdır.

* takım 1-2 transferle düzelecek gibi değil şu anki kadro. belki sakatlar bunu dememin sebebi. bekler hala facia. ali turan önceki maçlara kıyasla daha iyiydi ama anca yedek olur. hakan balta gittikçe üşengeçleşiyo. çağlar ve sabri gelince düzelir mi bilemiyorum.

posted under , | 0 Comments

nobody

posted under | 0 Comments

posted under | 0 Comments

missing cat


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 9.26am
To:
Shannon
Subject:
Re: Poster

Dear Shannon,
That is shocking news. Luckily I was sitting down when I read your email and not half way up a ladder or tree. How are you holding up? I am surprised you managed to attend work at all what with thinking about Missy out there cold, frightened and alone… possibly lying on the side of the road, her back legs squashed by a vehicle, calling out “Shannon, where are you?”
Although I have two clients expecting completed work this afternoon, I will, of course, drop everything and do whatever it takes to facilitate the speedy return of Missy.
Regards, David.

From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 9.37am
To:
David
Subject:
Re: Re: Poster

yeah ok thanks. I know you dont like cats but I am really worried about mine. I have to leave at 1pm today.

From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 10.17am
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Re: Poster

Dear Shannon,
I never said I don’t like cats. Once, having been invited to a party, I went clothes shopping beforehand and bought a pair of expensive G-Star boots. They were two sizes too small but I wanted them so badly I figured I could just wear them without socks and cut my toenails very short. As the party was only a few blocks from my place, I decided to walk. After the first block, I lost all feeling in my feet. Arriving at the party, I stumbled into a guy named Steven, spilling Malibu & coke onto his white Wham ‘Choose Life’ t-shirt, and he punched me. An hour or so after the incident, Steven sat down in a chair already occupied by a cat. The surprised cat clawed and snarled causing Steven to leap out of the chair, slip on a rug and strike his forehead onto the corner of a speaker; resulting in a two inch open gash. In its shock, the cat also defecated, leaving Steven with a foul stain down the back of his beige cargo pants. I liked that cat.
Attached poster as requested.
Regards, David.



From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 10.24am
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Re: Poster

yeah thats not what I was looking for at all. it looks like a movie and how come the photo of Missy is so small?


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 10.28am
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Poster

Dear Shannon,
It’s a design thing. The cat is lost in the negative space.
Regards, David.


From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 10.33am
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Poster

Thats just stupid. Can you do it properly please? I am extremely emotional over this and was up all night in tears. you seem to think it is funny. Can you make the photo bigger please and fix the text and do it in colour please. Thanks.



From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 10.46am
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Poster

Dear Shannon,
Having worked with designers for a few years now, I would have assumed you understood, despite our vague suggestions otherwise, we do not welcome constructive criticism. I don’t come downstairs and tell you how to send text messages, log onto Facebook and look out of the window. I am willing to overlook this faux pas due to you no doubt being preoccupied with thoughts of Missy attempting to make her way home across busy intersections or being trapped in a drain as it slowly fills with water. I spent three days down a well once but that was just for fun.
I have amended and attached the poster as per your instructions.
Regards, David.




From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 10.59am
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Poster

This is worse than the other one. can you make it so it shows the whole photo of Missy and delete the stupid text that says missing missy off it? I just want it to say Lost.


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 11.14am
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Poster



From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 11.21am
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Poster

yeah can you do the poster or not? I just want a photo and the word lost and the telephone number and when and where she was lost and her name. Not like a movie poster or anything stupid. I have to leave early today. If it was your cat I would help you. Thanks.


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 11.32am
To:
Shannon
Subject:
Awww

Dear Shannon,
I don’t have a cat. I once agreed to look after a friend’s cat for a week but after he dropped it off at my apartment and explained the concept of kitty litter, I kept the cat in a closed cardboard box in the shed and forgot about it. If I wanted to feed something and clean faeces, I wouldn’t have put my mother in that home after her stroke. A week later, when my friend came to collect his cat, I pretended that I was not home and mailed the box to him. Apparently I failed to put enough stamps on the package and he had to collect it from the post office and pay eighteen dollars. He still goes on about that sometimes, people need to learn to let go.
I have attached the amended version of your poster as per your detailed instructions.
Regards, David.


From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 11.47am
To:
David
Subject:
Re: Awww

Thats not my cat. where did you get that picture from? That cat is orange. I gave you a photo of my cat.


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 11.58am
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Awww

I know, but that one is cute. As Missy has quite possibly met any one of several violent ends, it is possible you might get a better cat out of this. If anybody calls and says “I haven’t seen your orange cat but I did find a black and white one with its hind legs run over by a car, do you want it?” you can politely decline and save yourself a costly veterinarian bill.

I knew someone who had a basset hound that had its hind legs removed after an accident and it had to walk around with one of those little buggies with wheels. If it had been my dog I would have asked for all its legs to be removed and replaced with wheels and had a remote control installed. I could charge neighbourhood kids for rides and enter it in races. If I did the same with a horse I could drive it to work. I would call it Steven.

Regards, David.


From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 12.07pm
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Awww

Please just use the photo I gave you.


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 12.22pm
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Re: Re: Awww



From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 12.34pm
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Awww

I didnt say there was a reward. I dont have $2000 dollars. What did you even put that there for? Apart from that it is perfect can you please remove the reward bit. Thanks Shan.


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 12.42pm
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Awww



From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 12.51pm
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Awww

Can you just please take the reward bit off altogether? I have to leave in ten minutes and I still have to make photocopies of it.


From:
David
Date:
Monday 21 June 2010 12.56pm
To:
Shannon
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Awww


From:
Shannon
Date:
Monday 21 June 2010 1.03pm
To:
David
Subject:
Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Re: Awww

Fine. That will have to do.

—————————-

http://www.kevmo.net/2010/07/07/missing-missy-perhaps-the-best-email-forward-of-all-time/

http://www.27bslash6.com/

posted under | 0 Comments

karanlık. çok karanlık



* bi kere klavyemde virgül yok. nokta kullanıcam. bağışla. telgraf gibi oldu. stop.

* rijkaard'ı eleştircem diye rezil olab bir çok eleman görüyorum yazık. doğru eleştiriye bir şey demem ama daha takımın dizilişini doğru anlamadan yapılan tavsiyeler aptalca.

* ben olsam mehmet batdal'ı çıkarmazdım. baros'un iki golünü de kewell'a yazıyorum. batdal'a puanım baros'dan fazla. kewell şampiyon.

* ufuk'u da yeterli görmeme rağmen aykut'a tercih ederim. 2 yerine 3 gol yiyelim kalede ufuk olsun. hatalarından öğrensin. yan toplar penaltı değerinde olmasın rakip için.

* evet bu orta saha ile olmaz ama bu orta saha daha iyi olamaz mı? top savunmadayken daha hareketli olup doğru yerde topu almak çok mu zor? ne bileyim neill çıksın ileri topla ayhan lütfedip yerine kapasın. tek paslarla rakibin gölge presçileri yorulsun. sonuçta zayıf rakip santrafor'u bile yarı sahasında. mustafa sarp. ayhan ikilisi özellikle zayıf bu konuda. gömüyorlar kendilerini rakip ortasahaya. bi göster kendini. koş. servet balta'ya mı çıkardı onun top baltaya varmadan onun pas atacağı yere git. bu yok adamlarda. yetenekleri sorumluluk almalarını engelliyo. top kontrolleri zayıf. first touch denilen olay yok. mustafa sarp'a dikkat et canı çıkıyo topu kontrol edene kadari ne ara etrafına bakıp da boş adamı bulacak.

* bekler facia. ali turan futbolu unutmuş. rijkaard'ın tercihi hatalıi serkan oynarmış yerinde. hakan balta ya çok yorgundu bütün maç ya da sakattı. sigara geyiği var. gerçekten kaç metre koşmuş merak ediyorum. bu adamların da oyun kurmaya katkısı sıfır. pas al geri doni ayhan'a bak. yok! sen açığın arkasına koş açık geri dönsün yok!

* eğer bunlar rijkaard'ın talimatlarıysa oyunculara şu an gidebilir. değilse de aşılasın bu fikirleri onun için kalsın diyoruz.

* maçın kurtarıcısı taraftardır. rakip iyice gömülünce rahatlayan orta saha topu ileri uç oyuncularıyla daha iyi yerlerde buluşturmaya başladı. bekler çıkmaya başladı goller. geldi

* rijkaard'ın en iyi hamlesi barış'ı almaktı. orta saha o kadar feciydi ki barış'ı ben de istedim. saçma sutu ve yerini bulmayan 1-2 pası hariç orta sahaya hareket getirdi. sarp ya da ayhan'a her zaman tercih ederim. hem hücum hem defansda daha iyi ikisinden de. bu rijkaard sayesindedir. nerde duracağını nereye pas atacağını daha iyi biliyor artık.

* kewell'ın bir iki ay bizim oyuncumuz olmadığını hatırlayınca bunun nedeni olan kişiler pek güzel küfürler ediyorum. aldığı maaş'dan çok daha fazlasını da hak ediyo.

* rakibi de çok küçümsemeyin. orta sahadan geriye hayvan gibi adamlar hepsi. iyi alan daraltıyorlar. rövanşda golü bulmamız kolay değil. iddaacılara erken tavsiyem alt.

* bu beklerle bursa ağzımıza sıçar. bu da tavsiye iki.

posted under | 0 Comments

büyük keşif

az önce inanılmaz bir şey keşfettim. karl pilkington'ın günlüğü kadar komik. kerem'in twitter'ı!! bunca zamandır sinsi sinsi yazmış devamlı, hiç rastlamamışım. inanılmaz şeyler var. son yazdığı bile yetiyor buradaki cevheri anlamaya.

"thank god for creating blackberry"

öncelikle diğer bütün "tweet"lerinin türkçe olduğunu belirtelim. ondan sonra ingilizce yorum yapalım. how self righteous of you kerem! ne kadar arrogantsın! bir sosyoloji öğrencisinin kendisini bu kadar toplumun üstünde görmesi şaşırtıcı. adam blackberry'siyle övünüyor, hem de ingilizce.

sanırım detayı bir inceleme olarak bu, acayip eğleniyorum şu an.

"Staj bayik bir sey buna karar verdim"

buna da baya güldüm. adam ben kendimi bildim bileli staj yapıyor, kanaltürk, habertürk, ntvspor, lig tv ve daha niceleri. bütün bunlardan sonra sonunda karar veriyor staj yapmanın bayık bi şey olduğuna. inanılmaz.

kerem bizim karl pinkington'umuz sanırım. ben kendimi öyle görüyordum halbuki.

"@birolguven tutar"

bu da müthiş. birol güven dizi falan yapımcısıymış bilmeyenler için. takipçilerine sormuş heralde "şöyle bir fikrim var bir dizi için, tutar mı?". kerem kısaca tutar demiş. birol güven bunun üzerine diziyi çekmek için milyarlarca liralık yatırıma başlamış.

"Daha mesai bitimine 4.30 saat var of"

stajın bayık bir şey olduğunun farkında değil henüz. sondaki of çok içten.

"."

evet sadece bir nokta. gece üç gibi yazılmış. uyuyorum ben demek olabilir. bilemiyorum. yanlışlıkla da olabilir.

"@neslihanacu sosyoloji okuyorum ben. Oldukca basarili. Ama okumayi sevmesi sart. Agir okumalar var. Isletme+ekonomide de yogun program var"

neslihan acu kim bilmiyorum. araştıramayacağım. umarım sırf kerem dedi diye çocuğunu koç sosyoloji'ye yollamaz. araştırarak yollasın kabul.

"Trafige kalmayalim diye aksamci olduk, yagmur yagdi 40 dakikada besiktas-4.levent arasinda kaldik iyi mi"

buna da baya güldüm. hala gülüyorum hatta. adam konuşur gibi tweetliyo. sondaki iyi mi bu tweet'in başrolünde zaten. ve de günlük hayatta konuşurken dalga geçmek için konuşur böyle bazen. anlatamıycam tam, teyze taklidi gibi.

"Yine yoldayim bu sefer yagmur degil, dolu yagiyor. Amma bereketli ve kismetli bir cocugum be!!"

bilekberim de var! ahaha! çok iyi oğlum. müthiş. giderek daha komik oluyo.

"Alehandro soyleyerek uyanmak ve televizyonu acinca alehandroyu duymak.. Erdim galiba.. Of keske baska bisey isteseydim :)"

bu da baya ilginç. bir kere bir insan nasıl alehandro söylerek uyanır. hadi uyandı öyle, şarkı seçini neden alehandro. ermiş galiba.

"Zara da artik eski cizgisinden cok uzak"

bunu şimdi gördüğüme pişman oldum. daha önce haberim olsaydı, zara'da güzel bir kıyafet bulmak için saatlerimi harcamazdım. "ne şanssız çocuğum ben böyle iyi mi?" haeuhauh.

"Formspring sacmaliigi son bulmali"

zorla mı okutuyolar kardeşim.

"of Türk dizilerinden nefret ediyorum, gecenin 12sinde başlıyorsun saat 2de anca bitiyor ya"

türk'ü büyük yazmış milliyetçi herif. izleme kardeşim bunları da.

"Gecenin 11inde spordan cikmak ve hala enerjik olmak nedir peki?"

ahauehau. karnım ağrıdı gülmekten. çok enerjik herif. spor yapıyo yetmiyo.

"Tanrim senden tek dilegim var. Sevdigim takimlarin listesine bu gece denizli'den sonra trabzon'u da ekle."

bayadır yazıyomuş lan herif çaktırmadan. adam laik beyler. tanrı diyo Allah'a. bir takımı sevmesi için fener'i şampiyonluktan etmesi de yeterli.

"Hayatta nefret ettigim uc sey: bagdat caddesi trafigi, body salonunda aniran adamlar, takimlarin 90. Dakikada gol yemesiyle yatan kuponlar"

ne güzel lan hayat. en nefret ettiği şeylere bak herifin.

"Bu gece Okan'in programi cok keyifli. Insani butun dertlerinden uzaklastiriyor! .."

neyse ki okan var unutuyoruz dertlerimizi nefret ettiğimiz şeyleri.

"Laser zivirtisi iiyimis ama sonuncu olmaktan kurtulamadim, hatta -100 ile bitirdim.."


laser tag bahsettiği şey. birinci ben oldum tabi ki.

"Lasermaxx denemek icin son 45 dakika. Barney stinson mi exagere etmis yoksa hakkaten mi guzel bi is bu "

exagere.

"Eyvah eyvahlik durum:sariyer ortasinda lastik patladi, yedek lastik yok"

oha! oha! ayıp lan! ben orda acımasız sarıyer trafiğinde patlak lastikli 94 model pejo 106 ile hayatta kalma mücadelesindeyim adam arka koltuka twitterda. tebrikler.

"Citys'de alisveris."

ilk defe gittiğinde bu

"Buyuk adam Mustafa Kemal Ataturk
"

adam laik beyler demiş miydim?

"marx'ın alienation theory'sini bilen var mı?"

çok merak ediyorum 140 karakter sınırlamasıyla nasıl bir cevap bekliyodu.

"in soci lab with my fella"
"in econ 201 with my buddies -_-"


burda türk insanlarla beraber olmasına rağmen bunu ingilizce belirtmesi.

"gercekten hava soguyor su an buna inandim, dorm buz gibi.. yaz sona erdi malasef dostlar.."

annem yazlıkları kaldırmak için kerem'in mesajını bekliyodu. teşekkürler. şu an buna inandım.

"gercekten hava soguyo galba, dorm su an buz gibi ve yaz sona eriyo sanirsam artik"

yeni yeni öğreniyo twitterı.

"başlamaktayım türbanlı kadının ve modern kadının birbirine aşık olduğu sansasyonel kitaba, Ece Vahapoglu'nun Öteki adlı kitabına.."

bitiriyorum yorumlarımı kerem gülşen'in devrik cümleli tweeteri hakkında.

yeni tweetler için kerem'in twitter hesabı

posted under | 2 Comments

pontypool


sağlam film izliyorum hızlı internetle yaz gecelerinde. 2000 sonrası tüm zombi filmlerini izlediğimi sanıyordum pontypool'a denk geldim. fazla iddialı oldu, tabi izlemedim tüm zombi filmlerini. pontypool konuya çok ilginç bir açıdan yaklaşıyor. esas abimiz radyoda sabah programı yapıyor ve bütün hikaye bu programı yapan 3 karakterin görüş açısından anlatılıyor. mekan çoğunlukla aynı yani.

filmin ilk yarısını çok başarılı buldum ama ikinci yarı cevaplanması gerek soruların bazıları havada kaldı ve tatmin etmedi. başroldeki abi oldukça başarılı, tek başına götürmüş filmi. öyle çok korku öğesi yok, dediğim gibi bildiğiniz zombi filmlerinden farklı ama pek bahsedemiyorum spoiler olur gibime geliyo. bence ilk yarısı için bütün filmi izlemeye değer.

posted under | 0 Comments

mehmet yıldız vs. galatasaray



* üstteki olay açık futbol'dan. maç yorumlarında kullanacağım bundan sonra. faydalı.

* orta sahaya rağmen kahvede plastik sandalyede izledim maçı. 80. dakikada çıkmamın sebebi sandalye değil, sahadaki kaosdu - rijkaard'ın röportajlarda bahsettiği-

* bu kaosun nedeni biraz da kendisi, barosu alınca şablon yerini hücuma bıraktı.

* ilk yarı 20 pas falan yaptık bi ara, bayıldım.

* öne geçince top bizde kalsın tempo düşsün gibi bir yaklaşımımız yok.

* bu takımın en ilerdeki adamı kewell olmalı. baros'dan daha faydalı bence. her boku yapıyo. teknik, akıllı, vücudunu kullanmayı biliyor. arkadaşlarını oyuna katıyor.

* baros çok iyi oyuncu, güçlü hızlı, ama top tekniği çok zayıf, topu saklama yeteneği sınırlı. bu taktiğin adamı değil. bunu çok söyledim.

* ayhan'ı beğenen manyaklar, futboldan anlamıyor. iki defa kayarak top aldı diye gözleri boyandı sanırım. 4 defa da boşa kaydı, biri gol oldu, öbürü net pozisyon. bu yaşa geldi hala heyecanlı, pas atacağı yeri bilemiyor. hagi'nin deyimiyle otomatik yok.

* cana rijkaard'ın bir başka yanlışı bence. yavaş bi adam, kontraya dönemiyo. neden ayhan'ın önünde oynuyo bilemiyorum. orta üçlüden geride ön libero oynatacağım son isim ayhan, ikinci sarp, üçüncü mustafa. şaka şaka cana. cana'nın pas yüzdesi takımın en iyisi gibi geldi. basit oynuyo.

* mehmet yıldız'ın çabasına saygı duyuyorum. ligin en iyi top saklayan adamı herif öyle vücutlu falan olmamasına rağmen. topu almak, biri önünde biri arkasında en az iki kişi lazım. galatasaray defansı bunu anlamıyor. ya herkes mehmet'e çullanıyor paslarını boş bırakıyolar ya da mehmet topu saklıyo birileri yanına geliyo.

* herkes orta saha diyor ben de dahil ama savunma da mükemmelden çok çok uzak. neill yavaş, servet daha da yavaş. ali turan ortada. sabri'den artısı defansı olan adam, duran topta adamının ilerisindeydi.

* bu sene çok çekecek galatasaray taraftarı. rijkaard'a yazık olacak ben olsam dayananamam istifa ederdim en geç yarı sezona kadar. olmayacak böyle.

* ne aykut ne ufuk galatasaray'ın kalecisidir. ikisi de kupa maçlarına yedek olur en fazla.

* emre çolak'ı çok beğenirim ama bu maç beğenmedim herkes gibi. pozisyonunu yadırgadı biraz sanırım ve de hep ileriyi düşünüyor yanında daha müsait adam varken. çok türk köşe yazarı okumuş gibi. "hep geriye, yana pas atıyor". eğer yanındaki adam topu ileriye atmak için daha müsaitse ona atarsın. bu kadar basit. top da sende kalır.

* milli maçta erman ve ahmet hoca beğenmediler takımın çok pas yapmasını. ben ilk defa hayalimdeki milli takımı gördüm. pas yapıyo lan takım ilk maçında. umut var. çok.

* beşiktaş şu an oynuyor izleyemiyorum ama onbiri beğendim. necip'e şans vermesi schuster'in olumlu haber. ernst-necip-guti ileri üçlüyle şampiyonluğu getirir. evet, favorim beşiktaş.

* beşiktaş'ın başında rijkaard olsa, arabamı beşiktaş'ın şampiyonluğuna koyardım, biraz tırsarak.

* necip bize gelsin, 1000 lira falan girerdim o zaman da.

* alfa romeo giulietta tatlı araba olmuş.

* premier fantasy ligi katılım yetersizliği nedeniyle iptal oldu.

posted under , | 0 Comments

fantasy premier

dünya kupasındaki müthiş çekişmeden sonra daha uzun bir maratonda kapışalım. birinciye ps3 veriyorum. not. fifa 11'de ders veririm beni geçen herkese. katılın, davet edin.

ligin adı yine tsigalko

kodu:

1381715-278703

http://fantasy.premierleague.com/

türkiye ligi için aynı güzellikte bir organizasyon varsa haber edin ona da girişelim.

posted under | 0 Comments

entourage, hava, su

* entourage e06 dizinin en kötü bölümüydü.

* billy'nin temiz hali sempatik falan da eski piç hali daha iyiydi sanki. şöyle bi relapse güzel olur

* scott caan zaten ilk bölümden beri döktürüyor.

* bu son bölümle beraber yazarlara kadın karıştığından eminim. imdb'den baktım haklıymışım. kadının adı ally musika ve şikayetçi olan sadece ben değilim. erkekler için sex and the city deniyordu diziye, direkt sex and the cit olmaya başladı.

* piçlik, eğlence, karılar lazım bu diziye. bu kadar basit.

* stoch'cuk yanlış takıma gittiğini anladı. belki sırf şampiyonlar ligi için fenerbahçe'yi seçmişti.

* emre- baroni orta sahası ancak kanatlarda topuz-vederson gibi basan adamların varsa top rakipdeyken işe yarar. stoch, dia oldu mu iki pasla haşat olur ortasaha. bücür zaten hepsi

* fenere semih'den iyi bi santrafor lazım. koşmaktan çok pas yapsın, top saklasın.

* ledesma - rosicky nerde? her sabah aynı işkence. ayıptır be scoutgs.

* ben sahada bi sistem görünce yenilsek bile mutlu oluyorum. barış özbek bile top bizdeyken nerde duracağını öğrendi. ama top bizdeyken daha çok pas opsiyonu olabilir.

* batdal bir sene oynamasın, vücut yapsın. dağıtır.

* emre çolak daha çok süre almalı. defansa pek yardımcı olmuyo ama sarp, mustafa, cana'dan biri çolak olsun. (bu biir)

* fener maçına sarp-mustafa-cana üçlüsüyle çıkalım, yenilirsek bikini giyerim. ( bu ikii. bu arada, 2 tane mustafa sarp! müthiş fikir olmuş istemeden. barış özbek'in adını anmak istemiyorum heralde.)

* bu iddiamı maç günü teyit etmezsem giymem bikini falan. doğrusu da barış-mustafa-cana olcak.

* ayhan artık bıraksın.

* dış kaplamayı tuttum. ama çok yavaş gidiyo gibi geldi.

posted under , | 2 Comments

adamlar çılgın



ikincisi çalıntı. bildiğin cell wall synthesis. ilkini de aycan'la kulede yaptıydık aslında.

posted under | 0 Comments

inception

bi kere spoiler var. memento, prestige falan değinmeyi düşünüyorum. izle bunları öyle oku zatem prestige'i izlememiş adamın burda ne işi var?

2 kere izledim şimdiden. ilk izlediğimde pek beğenmedim ama ikinciden sonra olayları tamamen kavrayınca anladım nolan'ın ne bok yediğini. senelerdir çalışıyormuş adam bu senaryo üstünde ve de galiba ilk defa tek başına yazdığı bir filmi yönetti. yine de benim tahminim, filmi istemediği kadar kesmek zorunda kaldı. belki çok fazla şey olup bitiyo ama önemli yerler gereken detayla anlatılmadığı olmadığı için bir şeyler eksik gibi geliyor. belk bir director's cut çıkarsa ileride, mükemmel olabilir.


amuagoduum topaçı

ne olursa olsun filmin son sahnesinde bütün salon hassiktir, ouvv gibi sesler çıkarıyorsa o film iyidir. sarmaşık gibi senaryo 2 saat sürede bu kadar güzel işlenebilir.

leo'da bu senenin sonu en afili filmlerinde oynuyor. shutter island'ın sonu nispeten daha kesindi. inception ise öyle değil.

1. bir kısım izleyici mutlu sonla tatmin oldu ve evlerine döndü. çoğunluk bunlar.
2. şüpheciler leo ve saito'nun limbo'dan çıkamadığına inanıyor.
3. bütün filmin limbo ya da rüya olduğunu iddia eden komplocular da var.

detaylı inceleyelim..


1. mutlu soncuların dayanağı yüzük. leo rüyalarda yüzük takarken gerçekte takmıyor. eğer gerçek totem yüzükse son limbo'dan saito ile çıktıkları kesin gibi, zira çocuklarını görünce yüzüğü yokmuş.

cobb'un çocukları da 4 farklı aktör tarafından canlandırılmış ama bu bana pek geçerli bir dayanak olarak gelmedi.

detaylı olarak burada mevcut bunlar. ama filme sadece bu açıdan bakarsanız bir başyapıt olmaktan uzak.

2. şüpheciler. cobb, saito'yu geri getiremedi limboya girdi, uçakta uyandığından beri limboda diyorlar. dayanakları; uçakta ve sonrasısında kimse birbiriyle konuşmuyor. fischer ( cillian murphy/scarecrow - kafasına çuval geçirilmesi de güzel detay-) leo'yu görüyor. saito o kadar limboda kalmış ama uyanır uyanmaz telefona davranıyor.

michael caine, cobb'un geleceğini biliyor ve onu karşılıyor. tam bir rüya değil mi sizce de?

(rüyada oraya nerden geldiğini bilmezsin geyiği geçerli değil burda. 2. izleyişte farkettim; havalimanından bavul taşıyor caine eve)

3. komplocular biraz ağır oldu. bunlar şüphecilerin tezini alıp daha da ileriye götürüyorlar ve bence filmi başyapıt yapanlar da bunlar. aslında temelde bunlar da şüpheci yani.

en büyük dayanakları mombassa'daki dar sokak. rüyada hareket edemezsin kaçamazsın ya bazen. aynı bu diyorlar. pekala sokak gerçekten dar da olabilir ama böyle bir filmde kullanılmazdı o zaman. keza duvardan az önce kahve isteği ve anlamsız reddedilişi ve sonrasında saito'nun hiç yoktan belirişi rüya gibiydi sanki. mombassa'lı bir okuyucum varsa kahve sahibinin ne dediğini bize çevirirse çok iyi olur.

şimdi yazdıkça düşünüyorum, diyorumki sadece mombassa rüya olmasın lan?

ek olarak, yaşlı saito ve cobb arasındaki diyaloglar. filmin başındaki ile sonundaki farkı şekillerde gerçekleşiyor. ayrıca hem mal hem saito leap of faith terimini kullanıyor.

komplocuların başka iddiaları da var ama bana pek inandırıcı gelmiyor.

sonuç olarak nolan abimiz bizle yine oyunlar oynuyor ve bu sefer abartmış; film kesin bir yargıya varmak mümkün değil. prestige de böyleydi, her şeyi tahmin ettim diyen yalan söylüyordur ama sonunda netlik vardı. inception'da öyle bir kesinlik yok her tez çürütülebilir. öyle piç bir film, o yüzden de güzel. ama dersen ki bu yüzden sevmedim ne olduğu belli değil, kızmam sana sen de haklısın. prestige, shutter island falan en sevdiğin filmlerdendir. ama sorarım sıkmadı mı artık fight club'dan beri film sonuna doğru bütün filmi değiştiren twist. al bak yine twiste var ama nereye dönüyo belli değil. öyle de güzel ama bi de böyle dene.

ya memento'daki gerçeği öğrenmeye çalışmaktan yorulup kendi gerçeğini yaratan ve kabullenen ana karakter yine karşımızda ya da gerçekten bir mutlu son var. eminim nolan arkadaşlarına izlettirken çok eğlenmiştir. bi yerde yakalayıp detaylı bir şekilde anlatmasını için kafasına silah dayamak isteyen çoktur.



çeşitli eklemeler eleştiriler

yerçekimsiz ya da merkezkaç kuvvetli olanlar hariç aksiyon sahneleri çok sikkoydu. onlar yerine rüya paylaşım aleti, rüyalar arası geçişlere yer verilse daha iyi olurmuş ama o zaman da para kazanmaz tabi film.

mal fransızca kötü demek. ispanyolca'da öylemiş imdb'ye göre.

cast ellen page hariç mükemmel di. marion cotillard özellikle çok iyiydi ama alternatif olarak zooey deschanel'i görmek isterdim o rolde. leo'nun bence sınırlı oyunculuğu rolün dışında değildi oturdu. cillian'ı da adını yazmayı hak ediyor.

ellen page iyi oynamış ama tipten kaybetmiş sanki. çok kısa, çok çocuksu. nolan ilk evan rachel wood'u istemiş, olmamış.

fragmandaki efsanevi şarkı keşke filmde kullanılsaydı.

takım elbiseler eskişehir'deki bir firma tarafından yapılmış. iyiydir baya.

yeter heralde bu kadar. yazdığımı okumadım kesin hatalar var.

bi de saito ve cobb'un limboda nasıl buluştuğunu anlamadığımı farkettim şu an. allah belanı versin.

edit: çözdüm tamam. sonuçta varsayılan gerçekte kablolarla bağlılar, aynı limbo'ya gittiler.

edit 2: çözemedim sanırım. ayrı bi paragraf açıyorum. belki ufak bi detayı kaçırdım ama neyse..

şimdi insanları aynı rüyaya götüren bi makina var di mi? Rüya Paylaşma Makinesi (RPM). OK.

saito ve cobb limbo'da nasıl buluştular?

saito karlı rüyada öldüğünde makineye bağlı değildi. o zaman uçakdaki makine hala geçerli olmalı.

o zaman başa dönelim. cobb ve arthur 2 kat rüyayla saitoyu dolandırıyorlardı di mi? ordaki ikinci rüyada niye makine kullandılar?

ya da direkt bizimkilerin rüyaları? niye yeniden makine kullandılar?

netleştir şu konuyu nolan! ya da biriniz cevap verin

posted under | 1 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

aycan iddiaları

1. 2010-2011 sezonunda bucaspor'da forma giyen torric jebrin bundan 5 sene içinde chelsea ayarında ( şampiyonlar ligi'ne ilk iki torbadan seçilen) bir takımında forma giyer. iddia el fakhir gold'una.

not: bulls şampiyon olamadı, stoch hala fenerde. bunları aycan kazandı.

2. kgbb: -5

3. mutuyla iddia: ales'den 40 veya üzeri matematik sorusu çözersem bıyık bırakacam. 40'ın altında kalırsam o bırakacak. sonunda kazanan bıyık olacak.

consumables

  • tim powers - the anubis gates

Blog Arşivi


Recent Comments